pazardaki bu hengamede ne
bu halkın bir cepsel telaş fırtınası
hem genç hem de yaşlısı
tartıyla kavgalılar
tam gelip de gelmediği üstüne
bir bankın üstünde
ceple alınanlar arası bir muhasebe
alınamayanların boyun büküklüğü içinde
bir iç çekiş ile içsel söylenti deryası

kimisi de lüks bir lokantada akşamlar
beyin cebinde para tomar tomar
sanki de bir kral
yenilen içilenin haddi hesabı yok
yarısını mideye yarısını da çöpe döker
garibanları hiç düşünende yok
ağanın nasılsa karnı tok
lüks arabasında haspasıyla kaygısız gider

bu eylülün son haftasında
yaprak yaprakta dökülürler
yüreğimde bir cızırtı yaşlı teyzeye
ya gencine de ne demeli
cebi delik cılızsa ensesi
bu aralar içimin figanı tutar
haykırır dil arası
boğazımı tıkar
sert bir hoyrattır sesi

kırmızıya çalan göz çanakları
gözler buğulanır da söner
ilk hamleleri bile belirsiz
çabalaması tümden imkansız
illegal ortamlara itilirler habersiz
bu yaşam paslı bir cendere
kopkoyu bir siyahtır olgular
bazen de sık nefes bir belirsizlik
vicdan eksikliği
sözler kifayetsiz
yürekler çaresiz
etrafını fark etmeyen özdür cibilliyetsiz

çaresizliğin hükmü düşünce yüreğe
gamlı gönülleri
bir ateş sarar kibrit’ siz
içine çöken sancılarsa tarifsiz
isyanları depreşir haklı olarak
cüzdanlar dolmadan istemler bitmez
içimin içinde kendi hüznümle
söylenirim her an
ensiz ve boysuz

sendemi körsün bre densiz…


AZAP...(Kadri Atmaca) 27.09.2021