1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
594
Okunma

Bilmem hatırlar mısın?/Seni ilk gördüğümde henüz onbeşindeydin,
Buğday başakları misali /bıyıkları yeni terlemiş ben, 17’sinde.
Çeşme başında elinde bakraç, göz gözeydik/ Işıldadı yıldızlar.
Sen mi ürkek? Yoksa! Ben mi korkak?/ Orasını sorgulayacak yıllar.
Sen; kanadı kırık bir kumru kuşu gibi / ince, Şirin ve de ürkek,
Ben ise şahin /kanatlanmış sanki Ferhat gibi dağları delecek.
Başın öne eğildi/ Al yazman, yanaklarına düştü ha düşecek!
Uzatırken su kabını/gönlüm pamuk tarlasında, gelinciklerle,
Yudumlarken suyumu / ruhum, mor renkli lavanta kokan bahçelerde,
Korktum! Bakamadım utancımdan./Sanki karanlık çöktü gözlerime.
Yine bir Ağustos akşamı harman yerinde/ karşılaştık seninle,
Çeşme başında, bakraç elinde/ sevdan; yüreğimin orta yerinde
Yıldızları sayarken gökyüzünde/Zühre durur bir nefes ötemde
Korktum! Bakamadım utancımdan. /Gene karanlık çöktü gözlerime
Duydum ki bir gün kelebekler uçmuş/Mendil alınmış, sözler kesilmiş
Neler düşlemiştim oysa, bilemedim ?/Gönlüme kor alevler düşmüş
Yine bir akşam köy çeşmesinde/göz göze geldiğimiz saatlerde,
Usulca fısıldadım derdimi, ağlamaklı/yosun tutmuş çeşmeye
*
Sen onbeşinde, ben ise on yedisinde/Sen mi ürkek? Ben mi korkak?
Nereye baksam gözlerim; yitip giden zamanı hep sorgulayacak?
Hasan Taşcı
5.0
100% (4)