Hüdavendigar
Kentin batısında yer almış çevresinde anıt ağaçlarla donanmış
Somon ve bordodan oluşan evin içi biraz kasvetli Sofadan bozma koridor, kapalı gömlek gibi iki yana açılan odalar uzun kollu ve ütülü Balkonu çiçeksiz mini vazo Bir odanın rengi hafif anksiyete Diğer oda bunalımın bir kaç ton açığı Salon perdeleri apoletli askeri branda kumaşı ortadan ikiye ayırınca İki jandarma gibi dikiliyor pencerenin her iki yanına Kuşlar sessiz gagalarında pilleri bitmiş .. Dört yapraklı rüzgar gülü uslu uslu duruyor cam kenarında kahvemizi yudumluyoruz salonda Mia aniden koşuyor kucağıma Parmaklarım serçe ürkekliğinde titreyip Elimdeki Kahvem tisörtümdeki kirazları Fenol bileşik bozulması gibi kahverengi yapıyor.. İki merdane arası pestil çamaşır misali Kapalı valizin içinde jerry oluyor bir anda bir kaç yeri kediayağı kirazın sapları barış zambağı tişörtümde bu nasıl manzara Tarzını mağazalarda arama .. Odama götürüyor beni yarenim nilüfere açılan pencere önünde Bu oda senin diyor Kurumuş white flowers kokusu bi duyuluyor bir kayboluyor Oda üç malzemeden hazırlanmış marsmallow tatlısı Perdeler fildişi çikolata şelalesi Yer pişmaniye kilim.. Ekruli haliyle diğer odaların yanında cennetim Dikeni yumuşak rambutan oluveriyor ev Batmıyor artık gözüme Geceye varmadan Bir boş bir dolu muhteşem ahududu örgümü elime alamadan Gözlerim kapanıyor.. Bir çay kaşığı sütle köpüğü arttırılmış kahvemi yudumlarken Sabah güneşi dağ kokusunu getiriyor odaya.. youtu.be/2nkltK_iJEg |