//
.
.
.

dur
hele,
hele bir dur gitme
bilirim elbet tuttuysa sancısı
ne bekler, ne de bekletilir suyu gelmiş ayrılık
prematüre de olsa doğar ağlaksız, kundaksız yalnızlık

nasıl
desem,
nasıl hecelesem ki
şimdi ben, bendeki seni sana
bilmezsin sen, bilemezsin acıyı arkadaş,
yalnızlığı rehber bellemenin nasıl bir istikamet olduğunu

yosun
tuttuysa
kuytusunda insan,
yırtıldıysa çığlığından bir martı
isyan olsa da matlığında istiridyeler dolusu yalnızlık
şekeri tuzdan bal içilecek bir deniz vardır küfür olsa da ayrılık

ah..
ayrılık
dili abdestsiz,
dudakları kimliksiz
koynunda mevsimsiz bir güzü emzirmenin
ne kadar "neden"siz, kardelensiz bir kış olduğunu bilemezsin

anlatmak mesele değil de az da olsa anlamaya çalışalım olur mu birbirimizi…

.
.
.
//

ilhanaşıcınisanikibinyirmibir