3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1527
Okunma

Zahid’in akşam ezanını beklemesi gibi beklerim gittiğinde
Yarınları arefe günüdür o bitmesi meçhul ramazanın
Vuslat dudaklarından içmektir sensizlik iftarında
Üzgün bayramlardı, senin düşlendiğin geceler... hatırımda.
Ümit sancılı bir sırt ağrısıdır, gönülden vücuda yayılan
“Beni hiç bırakma” dediğin günden beri resimli barda
Makbul olmuş misafirin duası gibi tuttum sözünü aklımda
Seni, yüreğimde...
Biraz daha geç kalsaydın alamayacağın bir emanetin kalmıştı bende;
Al artık;
Getirdiğin her gidişe inat, seninle olmaya adanmış bir hayat...
Yalnız senin kokundur, sadece senin tadındır;
Tenimdeki huzur ya nefesindir ya elindir...
Uzun uzun çiğnemek gibi, lezzetini duyarak;
Derin derin solumak... yavaş sakince...
Tek bir insanı güneşim gibi hayat veren
Diğerlerini gecemi süsleyen yıldızlar bellemek...
Dolunayda denize vuran ışıltıyı umursamaksızın, gözlerini tercih etmek
Saçlarında ellerimi huzuruna sunmak...
Bitmesini beceremeyen bir bayramın ertesinde...
Aşkının dairesinde mesaiye başlamak
Bütün istediğim seninle mutlu olmak