1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
514
Okunma
gözümü açıp bakıyorum
camili saat duvarda
demir kapı açılacak
sekize on kala
ayaklanıp kalkıyorum
düşüyorum mutfak yoluna
bir sigara yakıyorum
oturuyorum cam boyuna
Saat sekize on kala siyah boyalı demir kapı açılıyor. Sen çıkıyorsun. Mavi kot pantolonun, gri kaşe montun ve başındaki el örgüsü kırmızı şapkanla…
O zaman; "güz gelmiş" diyorum kendime. Hava puslu ve soğuk… "Hem bahar, hem de yaz; geçip gitmişler." Gözümü kırpmadan bakıyorum; baharın yeşili gibi, geçen kıştaki beyazı gibi. Hem de bekliyorum; başını kaldırıp sen de bakacaksın, içten bir gülümseme yollayacaksın…
Ama olmuyor. Başını yere eğiyorsun, inadına koşarca yürüyorsun. Yola dönerken görüyorum, göz ucuyla bakarken camdan bakan bana, nispet edermiş gibi gülüyorsun. Sonra da kaçarcasına uzaklaşıp gidiyorsun. Hayal kırıklığı yaşıyorum…
Sonra düşünüyorum da "aradan altı ay geçti" diyorum kendime. "Gözden ırak olunca gönülden de mi olduk?" Sonra "haklı" diyorum. Ne bir haber, ne bir selam… Ne mektup, ne telefon… Ne merhaba, ne tokalaşma… "Kız haklı."
"Üzüm üzüme baka baka kararırmış, ben de karardım sana baka baka" öyle dediğini sanıyorum. Diyorsan da haklısın… "Üzüm üzüme baka baka kararır ama sonunda olgunlaşır. Üzüm değiliz ama biz neyiz? Neden hala koruk bir şeyiz"”Sonrasında da öyle dediğini sanıyorum. Diyorsan da haklısın ama…
yarın yine
yarından sonra da
her sabah her sabah
sekize on kala
ben hep kalkacağım
kahvem ve sigaramla
cam boyuna oturacağım
üzüm üzüme
baka baka
deyip deyip
durmadan sayıklayacağım
yarın yine
yarından sonra da
her gün her sabah
sekize on kala
hep uyanacağım
kahvem ve sigaramla
cam boyuna oturacağım
özüm özüne
özün özüme
üzüm tanesi değiliz biz
deyip deyip
yılmadan anlatacağım
Latekmen. Ekim/2015/Lüleburgaz
5.0
100% (2)