10
Yorum
50
Beğeni
5,0
Puan
808
Okunma

soğuk bir akşam
sarı bir yazma üstüne
kurşun döktü kadınlar
keskin bıçak nefesleriyle...
üşüyen kuşlar karaya
umarsız açan bir yaraya
bilmeden acının kursağını
kar taneleri düşer toprağa...
çoktan geçip gitmişti
kahır mı kahır geçliği
unutmuştu kırmızı kuşağını
gelincikler boyun bükmüştü çoktan
kırık testi türküsün söylerdi yoktan
hele bi kış geçsin...
ayvalar çiçeğe dursun
ceylangöz baksın güneş
sıcacık bulutlar arasından
sevda sağılırdı belki yarasından
kalan sağlar birer birer öpsünler
toprağı buhurundan...
ince pınar başlarından
sızı sızı bahar aksın
süzülüp inildeşerek
hangi bahçeden
kalma
bu
ağlayan nar...
ne çok turfanda değecek o göz
ne çok yeni yetme yeşil erik
bir çift gül seçen elleri
ellerinde yanık kına
taze ferik...
içini kemirmiş
kucağını
ocağını
kim
ses
iz
bırakanın vay haline...
şimdi karınca duası duvarda
kurşundan nazarlar batıyor
sürek günlere...
çoban ateşi yalnızlığına
en sürü hali bir başına
sarı yazma sevdasına
kızıl yazgı altında
olduramadıklarımı
öldürmeye başladığından beteri
ve aşkın savaşmak kadar alın teri
aynı anlama geldiğini anladığımdan beri
vazgeçtim yüreğin de fırtınalar koparan eseri...
5.0
97% (31)
4.0
3% (1)