4
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1643
Okunma

Ben şubat soğuğunda yanarken, kavrulurken;
Kanatlarım kırılmış, hicranla savrulurken;
Köklerinden kesilmiş, taş olup devrilirken;
Kanayan her yaramı senin ellerin sarsa;
Yaşarım nasibimde yeniden doğmak varsa…
Seviyorsam el-âlem ayıplar mı? Küser mi?
Aynalar yüzlerimden selamını keser mi?
Geçen günler, kurşunlar, yoksa beni asar mı?
Yüreğimde varlığın, hani, serçe kadarsa;
Yaşarım nasibimde yeniden doğmak varsa…
Senden sonra gülersem kahır dolsun yüzlerim;
Sevgiye bulaşmasın, dokunmasın sözlerim;
Yaşlara esir olsun, tutuklansın gözlerim;
Ölsem de savaşırım hasreti boğmak varsa;
Yaşarım nasibimde yeniden doğmak varsa…
Nefes olsun canıma parmakların dokunsun;
Kulağıma son defa aşk ezanı okunsun;
Gözlerim gözlerinde seni senden sakınsın;
Umut denen payımız toz zerresi kadarsa;
Yaşarım nasibimde yeniden doğmak varsa…
Seninle ağlıyorsam seninle gülmeliyim;
Seninle var olduysam seninle ölmeliyim;
İki elim kandayken “gel” dersen, gelmeliyim;
Taşa dönsün yüreğim senden ayrı atarsa;
Yaşarım nasibimde yeniden doğmak varsa…
Bir kuzu annesini meleyerek arar ya;
Yaradanım kulunu en zor ile sınar ya;
Kabuk tutan yaralar olur olmaz kanar ya;
Gözümden bulutları elinle sağmak varsa;
Yaşarım nasibimde yeniden doğmak varsa…
Gidenlerim çok oldu yanımda kalanım ol;
İnandım her sözüne bin defa yalanım ol;
Kıyametim, mahşerim, istersen talanım ol;
Uğruna canım feda uğurlayan son yarsa;
Yaşarım nasibimde yeniden doğmak varsa…
Ali ALTINLI – 03.01.2021
Saat: 12:18
5.0
100% (4)