0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
415
Okunma
nazlı bir sabah da
kadim bir kente
hasret uyanmaktır
seni özlemek...
ve kalemin gücüne hayıflanmaktır
sen hasretini yazmak..
dağarcığının kelimelerine
sitemlenmektir
sonra bulup da
bir türlü
yerli yerine konduramamaya
kahırlanmaktır
yazıp yırtmak
yırtıp yazmak gel gitinde..
ve sanki
alakasız bir istasyonda
düşe/yazarken
kaçırıp da treni
öylece kalakalınca
bohça çıkın
cıs çıplak..
turna susmuşluğunda
beklemenin kimbilirliği
sorgusuna çekmektir kendini
sana yazmak
bazan da
asumani bir imgelem de ararken,
çiğdemli taze bahar düzlüklerinde
siyah yelesinde
tarçın rengi rüzgar taşıyan
bir kısrak yılkının
kızıl gelincikler diyarından
kopup gelmişliğinde
bir subaşı serininde
kırmızıya kesmiş bir halde
buluvermektir seni..
yazmak sana
yaşmağının altinda
taze gelinin
dudak titremesindeki gizemi
çözmeye sancılanmak gibi
ve sana yazmak kadın
Halfeti’de
ırmak kıyısı
cumbalı Asuri konağının avlusunda
gonca gonca açıp da
burcu burcu kokan
o küçük siyah gülün dalında ötüşen
bülbül-ü şeyda’ya öykünmektir
H.H
📿✌
5.0
100% (3)