1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
413
Okunma

GARDİYAN
Hey gardiyan! Gel de yağla şu ranzayı
Mapus damında çekilmiyor gıcırtı
Her gece takmış uykusuzluk kancayı
Bazen uğultular, bazen de fısıltı
Beynimi delercesine şu şıpırtı
Damlıyor soğuk taşa, tâ fecre kadar
Yan koğuştaki azap veren hırıltı
Söyle bana gardiyan, daha ne kadar?
Hey gardiyan! Hep karanlık mıdır zindan
Sen bilirsin!.. Yârine kavuşan var mı?..
Müebbet yemişiz, akıllara ziyan
Ecelin pençesinden kurtulan varmı?
İdama mahkum, gardiyan, bak, bu Hasan
Kader işte, değişmez alın yazısı
Ölüm hükmü değil, asıl onu yıkan
Nişanlısının iki satır yazısı
Ah be gardiyan, derdin hangine yanam
Saniyeler ay’a denk, saatler yıl’a
Bekler bir yanda Babam, bir yanda Anam
Özlem, hasret meğer ne büyük bir Sıla
Duvarlar üstüme üstüme geliyor
Gün doğmuyor, adeta duruyor zaman
Katmer, katmer çilem acı veriyor
Vâde dolmadan ölünmüyor gardiyan
Bilirmisin gardiyan tahassür ne zor
Ardından ağlayan yavruların varsa
İşte tam da burada, yüreğimde kor
Vuslatına tutsak bir sevdâlın varsa
Şimdi al şu mektubu, sakla gardiyan
Tabutum çıkarken hücreden teslim et
Oğluma, kızıma, kim varsa ağlayan
Sizi çok seviyordu de, teselli et
Ney mi yazıyordu mektupta gardiyan
Söyleyeyim, merakını gidereyim;
İnandım bu dünya boş, bu dünya yalan
N’olur Hakkını helal et sevdiceğim
M. Fatih
www.m-fatih.de
5.0
100% (2)