Dün gece,
"sağır yüreğinin" kulakları çınladıysa;
bil ki,
yine seni andı "arsız gönlüm"

kah sitem, kah kahır dolu;
bir kadeh
"susuz rakı" yaptım kendime,
sensizlikti baş mezem...
bir de acı mı acı;
kalıncasına
"deli tütün" sardım...
çek babam çekkkk!!!

ben,
sen,
rakı ve deli tütün;
uzuuun bir sohbete girdik...



dedim ki;
-kimbilir şimdi zülüflerine;
hangi seherin "saba" rüzgarları takılı yar...

hangi nevbaharın,
gülnihali gül rengi değdi
o "mah cemaline"?

sahi kim tarıyor parmaklarıyla,
tarumar saçlarını?

kahve telvesi gözlerinin rengine yaktığım şiirler,
halen çınlıyor mu kulaklarında?

hasret dolu;
"vaveyla" ıslıklarımdan bir sızı düştü mü sol yanına? derken,
rakı kesti sözümü... dedi ki;

söylesene sevgili,
senin de vuslatın serabi,
hayallerin kırk yamalı bohça mı
"Figani gibi"?

kimbilir!!!
belki de;
yüreğindeki, dikiş tutmaz yırtık yarası da,
kabuk bağlamamıştır daha...
kanıyor mu?
senin de umutların bir bir dökülüyor mu "gönül heybenden"?

sende de çatal çatal mı visalin yolları?
sen de adeta şaşkın ördek gibi;
divaneye döndün mü sevgili?. ..

hangi kapıyı çalsan,
himmet dileyecek
bir "ben" çıkmıyor karşına değil mi?



derken,
deli tütün kaptı lafı... ve dedi ki;
-sahi şimdi sen,
sen de ben gibi yanıyorsundur sevgili
lakin küllü dumansız...

söylesene;
hangi h/ana kurdun vuslat otağını?
bir selam takmadan telli turna kanatlarına;
hangi mihman yolculardan visal umarsın ki?

*

ve;
"-nasılsın"? diyerek sen kestin sözü...

-ben mi?
beni sorma sevgili...

senden sonra;
gayrı kimseye "kıyısız sevgiler" yazmıyor kalemim...
kah sitem,
kah hüzün,
kah da kahır kusuyor...
kan damlıyor işte...

saçmaladım yine değil mi?
neyse,
boşver,
idare et sevgili,

rakıyı sensizlik mezesiyle sek içince;
çarpıyor işte...
söndürmeyi unutmuşum da;
deli tütün "yüreğimdeki senin parmak aralarını" yakmış,
şiir sürüyorum merhem yerine...
Acıdı mı?

Ozan Figani (Erdem Gümüş)
19.12.2020
İzmir