3
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
889
Okunma

1944’te yurtlarından sürgün edilen Ahıskalı Kardeşlerimle duygudaşlık etmeye çalıştım.
Sılamız Ahıska, soyumuz Türk’tür
Yıllarca savrulduk ordan oraya
‘Vatanım’ diyecek yerimiz yoktur
Gürcistan da istemiyor geriye
Savaştan çıkmıştık, ülkece yorgun
Polisler dayandı kapıya bir gün
Türkiye korkusu ettirdi sürgün
Saygılıyken kanunlara, töreye
Stalin’e geçmedi kimsenin sözü
Alnımıza yazdı bir kara yazı
Sığır vagonuna tıktılar bizi
Aylarca inemez olduk karaya
İki ay yolculuk, canlara yetti
Açlık-hastalıktan ferimiz bitti
Öleni askerler vagondan attı
Her birimiz döndük birer çıraya
Diledik alacak, insaflı çıka
‘Soydaşım’ Diyerek sevgiyle baka
Köle olduk, Kazak ile Özbek’e
Tuz bastılar kanayan her yaraya
‘On iki saat hep, çalış’ Dediler
‘Sana bu müstahak, alış’ Dediler
‘Havamız da değil, beleş’ Dediler
Mahkûm olduk kazma ile küreğe
İşverenler, ‘insan’ diye görmedi
Hasta olduk, yatak izni vermedi
Koca dünya nedenini sormadı
Sırt dündüler, bakmadılar beriye
Vatan aşkı, yüreklerde harlaştı
Yaşam bize zorlaştıkça zorlaştı
Yuvamıza Ermeniler yerleşti
Yâd ellerde döndük kemik, deriye
Özbekistan nere, Ahıska nere?
Değmiyor aldığım, döktüğüm tere
Daha da derine inmekte yara
Biz tükendik, torun geçti sıraya
İftirayla tecavüzcü sayıldık
Özbeklerce lime lime kıyıldık
Kıyım sonu dış kapıya koyulduk
Kimsemiz yok, kimler sora, araya?
14 Kasım, sürgünün yıl dönümü
Yapılamaz bu acının tanımı
Türkiye’ye dündüm şimdi yönümü
Al kandaşım, alışkınım yöreye
Meryalı’yken gidem kime, nereye?
15Kasım20
Fatma Biber
5.0
100% (5)