3
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
906
Okunma

Toroslardan ayrı, düşen yiğide
Memleket gözünde, hayal süsüdür
Ondan ayrı bayram, döner ağıda
Benimkisi eşsiz, aşk öyküsüdür
Gönlümde sevdaya, Andırın derler
Ruhları emziren, meme gibidir
Onu görmeyenler, âmâ gibidir
Üç yıldız misali, o üç hecedir
Aklım hayalinde, tek düşüncedir
Dağlar sıra sıra, dizi dizidir
Köyler oba oba, cennet yüzüdür
Bir yeşil yayla ki Andırın derler
Gökyüzü cibinnik, döşek yazıdır
Toroslar burada, kuzu kuzudur
Ardıç kütük kütük, kesme kesmedir
Bağlar kesmelerde, asma asmadır
Bahçeler kabaklık, dam önlerinde
Kabağı meşhurdur, öğünlerinde
Beş asırdır ona, Andırın derler
Yaylacının evi, barkı haymadır
Her türlü serginin adı yaymadır
Tarihe dalalım, bakalım söze
Kaniş tabletleri, anlatır bize
Hükümranlık sürmüş, Halburuntiyas
Halbur’un yer adı, onlardan miras
Tarihe nam salmış, Andırın derler
Geben, Asurlarca edilmiş iskan
Asırlarca Türk’e, olmalı mesken
Ardıçlar süslemiş, toprak taşını
Şor etmeye tutsam, köşe başını
Özledim börekte, türlü kuşunu
Sıkma tarhananın, firik aşını
Mutfağı apayrı, Andırın derler
Doktorla özdeştir, Tirşik yemeği
Pişirmeye tam gün, ister emeği
Kayseri’den Şam’a, ticaret kolu
Andırın’dan geçer, bu “İpek Yolu”
Menziller köprüler, dimdik ayakta
Maziye götürür, dağda koyakta
Kaleler şahittir, Andırın derler
Kimisi Bizanstan, Roma’dan kimi
Kimi Abbasi’den, kimisi Eti
Toroslardan garbi, yeli seslenir
Lokman Hekim tıpta, ondan beslenir
Dağlarında türlü, avcı kuşu var
İnsanı vakurdur, özde huşu var
Bakir doğasıyla, Andırın derler
Milli Park olmalı, Tırıl’ın Dağı
Nadide bitkili, bahçesi, bağı
Karacoğlan, Dadal, yaylamış sende
Güzellere türkü, söylemiş sende
Dulkadir Beyliği, boylamış sende
Cetlerim on asır, toylamış sende
Ak ve gök sümbüllü, Andırın derler
Saraya gidermiş, sümbül soğanı
Oldukça meşhurmuş, türlü doğanı
Gazilik Ber’atı Cerit Kızında
Gara Hatun beylik sürmüş düzünde
Üç yüz atlısıyla Kırım Harbi’nde
Titremiş düşmanlar onun darbında
Vatan sevdalısı, Andırın derler
Kilikya Cephesi açıldı sende
Kadirli ve Kozan hürdür sayende
İnciri, cevizi, mehlep, perpili
Dağlarında türlü meyve serpili
Defnesi, pırnalı, hambalis, murdu
Çıtımık, dağdağan, kiraz, harnubu
Kuşların vatanı, Andırın derler
Çınkır’ı, Çakır’ı, İspir’i, Baz’ı
Osmanlı çökünce susmuş avazı
“Roma Hamamları”, “Roma Su Yolu”
“Tetceğiz Obası” onlarla dolu
Tereli’de yıkık, İpek Köprüsü
Damgasını vurmuş, doğa törpüsü
Kalesiz dağı yok, Andırın derler
Kimisi barınma kimi karakol
İçinden güvenle geçer İpek yol
Haştırın’da maktül Alâddevle Bey
Elli bin askerle katledilmiş oyyy
Doksanlık faniden, ne talebiniz
Köy etti yıllarca, şol Halebiniz
Beş asırdır mağdur, Andırın derler
Bizim Andırın’ın, neydi ki suçu
Birlikte yaşardı, islam’ı haç’ı
Hitit dilberleri, Asur beyleri
Hükümranlık sürmüş, kurmuş köyleri
Tanrı Tarhundas ki, kutsamış onu
Hak etmez toprağım, böyle bir sonu
Kavimler yurdudur, Andırın derler
Osmanlıyla başlar, ihmalin ilki
Cumhuriyet devri, ilkin değil ki
Ceviz, incir, dutun, durur yan yana
Çınarlı pınarlar, can katar cana
Gelir her taraftan, cırlavuk sesi
Vereyim onlarla, en son nefesi
Dağları al yeşil, Andırın derler
Yaz-bahar ayında, herkes umutlu
Koyunlar meleşir, kuzular mutlu
Elli yedi tane, Andırın köyü
Sanki bir zemzemdir, derede suyu
İnce ince yağan, yağmuru zopur
Ormanda açılan, tarlası hopur
Yeşilova, Geben, Andırın derler
Açılır dağında orkide renk renk
Doğada kuş sesi musikiye denk
Dağında geyikler, gezerdi ezel
Bağda üveyikler, güzeldi güzel
Yeşil örtü giyer, toprağı dağı
Bülbüller yuvası, bahçesi bağı
Adına dağ kolu, Andırın derler
Üstünde yaşıyor, insanın hası
Zeus Mağrası’ndan, üstün havası
Milyon mu, milyar mı bilinmez yaşın
Neolitik çağı, yaşıyor taşın
Köyleri var Toroslara yaslanır
Yaylaları mantıvarla süslenir
Mertliğin sembolü, Andırın derler
Gelinleri güzel, kızları nazlı
Çekerler halayı, zurnalı, sazlı
Çok şükür kalmadı, susuz bir köyü
Maziye karıştı, su dolu kuyu
Çeşmelerden pınar suyu içeriz
Çardaklarda kendimizden geçeriz
Dizelere sığmaz, Andırın derler
Dağlarında yaşanmalı balayı
Uyanıkken yaşar insan rüyayı
Çiftimizi öküzlerle süreriz
Eldeki çatlağa, sakız sararız
Düşte kâbus görsek, hayra yorarız
Yeşiller müzesi, yerden firarız
Yaşanası yerdir, Andırın derler
Burnumda tütüyor, Çınar Geçidi
Onsuz yaşamak mı? sonsuz hiç idi
Samanyolu engin, hüzme hüzmedir
Pınarları zengin, zemzem süzmedir
Delibal’ım dolaş, dört bir yanını
Kültürünü paylaş, sev insanını
Toprağın hasına, Andırın derler
Gurbette üzülmüş, duracağına
Bekliyor Andırın, git kucağına
Andırın’dan ayrı düşen insana
Memleket gözünde, hayal süsüdür
DELİ;BAL - Celil ÇINKIR