Bir gün,
Basit bir tesadüf
Getirir bir araya
Bir kadını, bir adamı ve bir delikanlıyı.
Başlar aralarında hemen
Koyu, derin ve girift bir sohbet…
 
“Türban ya da başörtüsü,
Kimi öyle,
Kimi böyle der,
Ne fark eder;
Aynı kapıya varır” der delikanlı.
 
Alır adam sözü:
“Hayır” der,
“Başörtüsü Anadolu’mdaki giysidir;
Geleneksel kisvesidir
Anamın, bacımın, teyzemin...
Evde, tarlada örtülür,
Temiz duyguların ifadesidir.
Korur saçı, başı,
Dökülecek saçları tutar,
Karışmasını önler aşa, hamura.”
 
Genç delikanlı atılır hemen!
“Türban da aynı ama.”
Hayır der adam;
“Siyasal İslam’ın simgesidir türban.
Bağlanma şekli bile değişir
Cemaat ve tarikatlara göre.
Yabancımızdır;
Tanınmaz, bilinmez Anadolu’mda.”
 
Anlaşamazlar,
Haklı görürler kendini,
Tartışma büyür!
Gericilikle suçlar biri diğerini,
İrticacı der.

Diğeri de boş durmaz.
Allah’ın emrine karşı çıkmakla suçlar.
Kâfir,
Zındık,
İnançsız der.

Demedikleri kalmaz birbirleri için,
An meselesidir kapışma…
Anlam veremez kadın
Bu anlamsız tartışmalara.
Ne diye konuşur erkekler
Kadınların giyim kuşamını.
“Söz hakkı kadınlarındır” der.

Ama analık duygusu depreşir,
Gönlü razı olmaz kavgaya,
Gitmelerini önerir
Mahallelerindeki aksakallıya.
Ve giderler,
Anlatırlar;
Önce biri, sonra diğeri…
 
Dinler aksakallı anlatılanları,
Sonra alır sözü;
“Nur Suresindedir
Baş örtme düzenlenmesi.”

“İslamın emekleme dönemidir,
Kol gezer,
Kötüler, cahiller, soyguncular...
Muhtemel tacizlere,
Soygunlara karşı,
Müslüman kadını korumaktır amaç.
Yoktur başka bir maksat…”
 
“Başınızdaki örtüyle kapatın ziynetlerinizi
Buyurmuş Ulu Yaradan,”
Delikanlı heyecanlanır!
Adı üstünde,
Delikanlı,
Yerinde duramaz,
“İşte Allah’ın emri!
Başka izaha ne hacet,
Teyit ediyor aksakallı da,
Haklıymışım ben” der…
 
Bir kere daha,
itiraz eder adam;
“Ziynetlerin örtülmesi emredilmiş,
Arabistan denilen o ülkede,
Tepededir güneş,
Kavurucu ve dayanılmaz!...
Bu nedenle örtü atarlar başa,
Hem kadınlar,
Hem erkekler.
Sıcaklardan korunmak için.”

“İşte bu örtüleri aşağı indirin,
Ziynetlerinizi kapatın,
Denmiş müslüman kadınlara.
Değerli takılardır kimine göre,
Bazısına göre de göğüsler
Ziynet denilen nesne.
Ama baş ve saç değil.”

“Kuran ayetleri mükemmeldir,
Açık ve nettir.
Neden muğlak ifade kullanılsın ki
Nur suresinde Yaradan.
Haşa!
O çekinmez kimseden,
Dos doğru der diyeceğini...
Kadın başının örtülmesi istenseydi eğer,
Ey Müslüman kadınlar,
Başınızı örtün,
Örtmeyen bizden değildir,
Demez miydi Ulu Yaradan?”
 
“Nur Suresinde,
İster süsü, takıyı saklayın densin,
İster seks objesi sayılan göğüsleri.
Sonuçta saç değildir,
Örtülmesi istenen.
Ziynetlerdir...
Öyleyse,
Nerden çıkıyor bu başörtüsü” der…
 
Aksakallı dinler… dinler…
Sonra konuşur;
Bir konuşur pir konuşur!
“Kardeşlerim,
Nasıl anlıyorsanız öyle yapın,
Saygı duyarım,
İkinizin de düşüncesine.
Ne olur!
Siz de saygı duyun bir birinize...”
 
Kadın tutamaz kendini;
“Aksakallı dedem benim,
Merak ederiz fikrini.
Nedir şu baş örtme meselesi?
Bilen, bilmeyen konuşur,
Olan kadınlarımıza olur hep.
Onlar ezilir!
Özgürlükleri kısılır!
Horlanırlar!
Küçümsenirler!
Baş bağlamak emri midir İslam’ın?
Söyle bize,
Söyle ki bilelim;
Kırmayalım bir birimizi...”
 
Aksakallı, derin derin çeker içini!
Der ki;
“Bence de Nur Suresinde emredilen göğüslerin örtülmesidir,
Saç değil.
Ayrıca,
Bir tavsiyedir bu sadece;
Yoktur cezai müeyyidesi.
Ama ve lakin;
Yüzlerce yıldır böyle anlatılmış,
Böyle anlaşılmış.
Gelenekleşmiş böylece başörtüsü İslam’da.”

“Tasvip görür
Geleneklere uymak.
Uymayan ise cezalandırılmaz.
Velhasıl;
Takan sevabını alır,
Takmayan mahrum kalır.
Ama sorumlu olmaz,
Mesele bundan ibarettir” der…
 
Rahatlarlar nihayet
Adam, kadın ve delikanlı..
Kucaklaşırlar.
Anlarlar ki;
Barış ve kardeşlik,
Küçük ve önemsiz bir ayrıntıya,
Feda edilemeyecek kadar önemlidir,
Yüce İslam ahlakında…
 
Ömer Adar-2017