14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1566
Okunma
kanat çırparken sarnıçlarda yağmur
adın saklımda susmaktan yorgun
şimdi ağlar tenim
gömerken dokunuşlarını dünden bugüne
bilmem hangi yıldı
avuçlarımda saklarken kokunu
savrulur yüreğimin iklimleri
ey gözleri ateş hattı
yol hazanın
durmadan yüzümde gezinen
yitip gitme sende
asılı kalan gülüşlerden
düşerken takvimlerden
her güneşle bir yaprak
cürmüne çarpıyorsun bir gamzenin
senden bana kalan denizlerin üstünde
hangi limana demir atsak
gelip içimize yanaşır acı
bir akşamsefası gibi gecesiz
ama soluyan belli belirsiz
sessiz
nadasa bırakılmış bir an
ey gözleri ateş hattı
getirir mi bu İzmir’in imbatları
incitmeden düşleri iki çığlık arası
oysa
ötesi sen bu yalnızlığın
bir tarla kuşunun tenha hüzünlerinde
el değmemiş avuntu bir bahar
silinmemiş izleri gözyaşında çırpınan
kendi bedenine hapis unutulmuş sessizlik
bakışlarım yol boyu
gölgelerken kendini bir rüzgara
içimde zamansız bir veda
gidişine yeminli
dem vurur isyana
adın saklımda hala
ve susmaktan yorgun...
temmuz-2008