29
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1504
Okunma
Hey koca adam; ne de vakur dururdun saat kulesinin önünde
Elinde şemsiyen, boynunda yün atkın
Yakışırdı sana bıyık altı gülmelerin
Kariyerine hayrandık
Boyundan büyük işlere karıştın
Sallamadın düzenin yanlış uygulamalarını
Bağırdın ufuklara naralarınla yaşama hakkını özgürce
Hey koca adam
Basmahane de otururken asmalı kahvenin asırlık bahçesine
Tüttürürdün cigaranı hafif meşrep, önünde rakın
Garson derdin: al bu mereti önümden, yap bir sade kahve
Bakarken yakamozlara özlemlerin yeşerirdi eski sevdalarına
Kırlaşmış saçlarınla çok şeyler bilirdin
Ne tarihler eskittin sırlarında
Hey koca adam
Şimdi Arnavut kaldırımları eskirken yokluğunda
Bir şarkı mırıldanır eski meyhanenin masalarında
‘Ömrümüzün son demi, sonbaharıdır artık’
Hala asılı duruyor o eski resmin ziftlendiğin köşede
Bıraktığın gibi duruyor suladığın manolyan
Ne çok özledik seni
Hey koca adam
Fikret malkoç