30
Yorum
45
Beğeni
0,0
Puan
1193
Okunma

İnsanlığa yabanileştik...
sen mi bana ben mi sana zulmettik
daha öğrenemeden düştük oltaya
yiyemedik sevgi ve saygının katmerlisini
hele ki de susmayı hiç mi hiç beceremedik
haletiruhiyeyi anlayıp da dinlemedik bile
çığlığımız da ki canhıraş nağmelerimizi
sadece hep kendimize dönüktük
uyanıkken de uyutulduk
en şahika zevklerimizi bile fark edemedik
illa ki bir şeyleri de gizli ve yok tuttun
berrak sular gibi kalplerimizi de birbirimize açamadık
hiç bir an yüzleşemedik gerçeklerle
üstüne üstüne geldikçe kusurlarının
hep deve kuşu taklidine yattın
ve hata üstüne hataları yığdın dağ boyu
kıssa zamanda da çevreci olup da çıktık
el alem ne derler de
yıpranıp da yıpratıldık ağız dalaşlarından
ben sordukça sen hep inkara yattın
mevsimlik’ten günü birliğe döndü kavgalarımız
ortak olduğumuz gecelere şüpheci duyguları serpiştirdik
ayaklarımızın kinayeli ezdiği o taş kaldırımlarda
kabir azabına döndü daha ölmeden yaşantımız
o ettiğimiz aşk nağmeleri eşliğinde
el eleyken parıldayan gözlerimiz
kır koşularımız da pisi pisine de bitti
köy kahvaltısında ki muziplikler imiz
yüreklerimizde yanan o duygusal ateşler
bir çırpıda tümden buz kesti
önce eller birbirini bıraktı
sonra da gözler de kaydı etrafta ne varsa ya
buluşmalarımız da tehir de kaldı gizli saklı ali cengiz oyunlarıyla
saklambaçlı olunca kusur ve günahlarımız
kum havuzu taneleri kadar hata ve kusurları doğurunca da yüreğimiz
kalbi yollarımız da çatallaştı
yılkı atları gibiydik
hedefsiz ve gaye sizce bilinçsizce koşuşturan
evcil halimizle bile yabani olduk
işte o anda minik çocuklar gibi çaresiz kalı vermiştim
tık nefesle yaşanmıyor ki
böğrüme saplı iken sinsiliğin keskinliği
kirli kan toplanırken şu aptal beynime
feryat figanlar da çaresiz kalı verdi dönekliğine
bir kızgın tava gibi yapıştın yüreğimin ortasına
umut rüzgarlarımızın da beli tez büküldü
o sahte mazinin pençelerinde atim de boğuldu
katran rengine büründü pembe hayallerim
neden bu kabuslu ıstırap yarabbim
illa ki yapman mı gerekti nankörlüğünü
kapımı çalan sen kapatıp da kaçan yine sen oldun
delişte geçince o kaypak bakışların kalbim parçalandı
elbet beni çıkartınca mahkum kalır o yürek yalnızlığa
sen hiçte merak etme
kaybettiğinin ismi öyle kolay gömülmüyor kara toprağa
istersen bir başka dayanak bul sırtına
veya dadan aç itler gibi el çayırlarına
kokuşan beden yunsa bile ak pak olmaz bunu bil
heveslenme sakın ha acar umutlara
eğ başını önüne de haya et
bir anda da tüm şirretliğinin
illa ki de edepsizliğinin kahrı çökecektir boğazına
ve boğum boğum takılacaktır nefes boruna
zaten hiç bilemedin ki sevilmeyi de sevmeyi de
hele bir dur
az daha dur da bekle orada
illa ki de layık olduğun o çöplüğüne düşeceksin
ve o an sakın düşünüşte beni de kirletme
elveda demeden
sakın ola bir daha eski günlerini de arama
sende ki bu kuyruk acısı
bende tüm hayallerimin umutsuzluk cesedi varken
bir daha bu kızgın toprakta vuslat yeşermez bilesin...
AZAP...(Kadri Atmaca) 06.06.2020