17
Yorum
32
Beğeni
0,0
Puan
980
Okunma

sorma !
izimi, gizimi
gönül hırsızımı
kalp yetmezliğimi sorma
öyle kusurlarımı da
alenen yüzüme vurma
yelleri tanımaz bazı tenler
kimyaya değil fiziğe meyleder
içimizi katleden sessiz gürültüler
hazırlar atimizin inikasını
yolumuzda ayı kapanı
fark etmiyor kimse sırtlanı, çakalı
öykümüzün en esrik yerinde
karşımıza çıkansa
ütopik arı kovanı
kim baksa der ki
bu sene örümcek ağı moda
oysa;
ölüm korkusuyla
yaşama sevinci arasına
kapısı kilitlenmiş bir oda
pişmeyen tencere
denizi göremeyen pencere
yıllarca bakar gözlerimizin bebeğine
var olan uçurum
ihbar eder hayatımızı
itibarımızı da
içimizi kemiren inat
sazdaki mızrap
sözdeki azap
sevene ne mutlu
sevilene de
toprağın altında dinleniyor
belleğimizde taht kuran ölüler
ve dillenen
ahirler ve zahirler