4
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
563
Okunma

Biraz değişiklik olsun diye yarısını hece yarısını serbest yazdım sürç-i lisân eyledikse affola
Ahh be Firuze
bir sonbahar akşamı kendimle baş başayım
penceremi açmış hazanı dinliyorum
sanki sokak lambaları da üşüyor benim gibi
inliyorum
yerde kıpkızıl gazel çığlıkları
ve gölgelerinin raksı
bir ben varım gecede, bir de rüzgârın korkulu sesi
Sessizlikte sensizliği dinliyorum
yoksun
Firuze rüyanda pencereni aç
Bir şey de bir nefes saçını uzat
Ellerim ümitte iksire muhtaç
İstemezsen beni tekrar yere at
Başka bir yerde, başka bir zamanda olsaydık mesela
Uzaklarda bir yerde
Bir dağın eteğinde
Ahşap bir kulübesi olmalıydı belki de
Bahçesinde güller karanfiller ve bir de serçeler
önünde küçük bir dere
Sessizce şarkılar söyleseydi mesela
Salkım saçak söğütlerin altında şirin bir masa
Üstünde bir demlik çay
Tavşan kanı mesela, iki de ince belli bardak
Çaylar dudak payı kadar dolu
Sıcak mı sıcak
Sevgin şeker olmalı gözlerin kaşık
El ve ayak dolaşık
Vay beee
Her gece uyuyup uyanıyorum
Gözlerim rüyada kapı sesinde
Ne zaman ses gelse sen sanıyorum
Ümidim zamanın mesafesinde
Saçların ah o siyah saçların
Perçemlerin öpüyor mu yanaklarını sahi
Bana inat
Kaşlarında bir dünya
Kirpiklerinde nefes
Nefes ki cana kafes
Heyhat ki heyhat
Ellerinden tutmalı, beni unutmalıydım
Yoksun
Firuze süzülüp gittiğin zaman
Met cezir hâlinde ruhumun hâli
Nasıl olacağım söyle şâd-u man
Layık görür müsün böyle zevâli
gece soğuk gece kör
ne bir ses ne bir nefes
sokakta,yoldan geçen yaşlı bir adam
ve kol kola iki sevgili
fısıltılarında kahkahalar gizleniyor sanki
başka gelende yok köşe başında
ne azsın ne de çoksun
yoksun
tepemde binlerce yıldız seramonide
çoban yıldızı göz kırpıyor bana
nerede Firuze diye
susuyorum
Penceremin dibinde yaşlı bir çınar ağacı
üzerinde titreyen iki kumru
sanki serenâd peşinde
gagalarında bir dünya
gözlerinde bir rüya
haydi der gibi
Dizinde yatarken göğe bakmalı
Masmavi renklerde yoğrulmalıyım
İçimden hasreti bir bir yakmalı
Çıplak ümitlerle doğrulmalıyım
ben içimde beni arıyorum
sen içindeki beni yakarken
gözlerimin önünde binlerce hatıra çırpınıyor
tomar tomar toplayıp yakıyorum
ve sonra küllerinden,bir demet yapıyorum
belki belki
bir kayıkta ufuklara salarım diye
dalarım diye
yoksun
Firuze gözlerin sahi ne renkti
Saçların güneşe yaslanıyor mu
Bir zamanlar kokun hevenk hevenkti
Şimdi kirpiklerin ıslanıyor mu
ah be Firuze
demek böyle olurmuş,hasretin tecellisi
gözlerim gözlerinden
ellerim ellerinden uzak,yüreğimde volkan
haydi söyle sahi
var mı bir tesellisi
yoksun
Zamanı korkutsam serinliğinde
Karanlık gecede yol açsa ışkın
Kaybolsak sevginin derinliğinde
Sermest etse bizi asude aşkın
sımsıkı sarılmalı
dünyaya darılmalıydık biz
biz bize yeteriz demiyor muyduk
yetmez miydik sahi
yetmiyormuş demek ki
anlatsana Firuze
hala çatık mı kaşların
ve hangi çöplüğe döktün
nerede kaldı emanet gülüşlerim
yerini söyle bari
hava soğuk buz gibi
kimsesiz ve garip kalmasın
çok üşür gülüşlerim
yoksun
Firuze menzilim obam ve ilim
Bense yapayalnız çınar ağacı
Vuslatsız sabahım naif sevgilim
Garip kiracıyı saklayan hancı
ahh be Firuze
yalnız kumrularda var demek
vefânın şahikâsı
kulaklarımda " her yeeeeerr karanlık" şarkısı
niye bu gece niye bu gece
oysa biz
"ben senden el çekmezem " şarkısı ile
hem dem olmalıydık
heyhat ki heyhat
yoksun
Kim bilir belki de yine bir yerde
Bitecek ruhumun bu çıldırışı
Ya da boynu bükük mücrim eserde
Raflarda kalacak başkaldırışı
ne ateşten buseler
ne aşk dolu kâseler var dudaklarımda
yalnızlığı içiyorum
rengini kaybetmiş bembeyaz saçlarım şakaklarımda
Sanki sanki
Sessizce gülüyor bana
ölmeye korkuyorum,bir hasret sabahında
gözlerim sokağın köşe başında
düşüyorum
üşüyorum
yoksun
_______Makberî