3
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
930
Okunma

Torosların bağrında, ulu çınarın yanında,
Sonsuzluğa akıp giden, kimsesiz bir pınar…
Bu Yörükler diyarı, yüce Toroslardan,
Kimler gelip, kimler göçüp gitmedi ki…
Şu, kuytuda saklanmış ıssız pınardan,
Nice yanmışlar, kana, kana su içmedi ki…
Ah, dile gelip de bir defa konuşsaydı,
Neler duyardık neler, şu ulu çınardan!
Belki bilmediğimiz türküler okurdu
Dadaloğlu’ndan, Karacaoğlan’dan!
Baksana dertleşircesine çınarla pınar,
Biri fısıldarken, biri şırıl şırıl şırıldar!
Eskiden beri efsanesini anlatır insanlar,
Konuşurmuş da Toroslardaki bu pınar…
İlk babamdan duymuştum efsanesini…
O da duymuşmuş çoban dedesinden…
Geceleri kaval sesi yaparmış sesini
Sanki inlermiş, dertli bir mecnun gibi…
Kim bilir, kimlerin sırrı vardı gönlünde!
Belki de vurulmuştu bir Yörük dilberine!
Ondandı, inleyişi kaval gibi delicesine,
Ya da, karşılıksız kalan yürek sevgisine…
Ey, dağların koynundan süzülen pınar!
Gönlümü sana verdim; seninle akar!
Sar beni koynuna, sakla kıyamete kadar!
Bir gün bir dost gelir, Yükseli senden sorar.
08.05.2020 // Mustafa YÜKSEL
5.0
100% (4)