1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
755
Okunma

Ve şimdi yaş 24;
İhanetinin bedelini bahşederken
kirlenmeyen duygularıma,
Gülüşünü güneşten ödünç alıp
huzuru aktarmak istedim
sil baştan karaladığım
mısralarıma,
Oysa nefretinin değdiği
her bakışta defalarca
hırpalandım çekilince
kabuğuma,
Adın düşmedi dilimden
sevdanın yellerini esip
savururken rüzgarın
hırçın kollarına...
Ve şimdi yaş 24;
Geceler kabus gibi çökerken
aydınlık dünyama,
Gönlü yaralı dolunay eşlik
edemez oldu ruhumda
kanayan sancılarıma,
Hasret türkülerine aşina
olmayan kulaklarımda ayrılık
ağıtları yankılanırken,
Buğulanan gözlerimde efkar
demletiyordum terk ederken
çaresizlik kokan limanlarını,
Alıp sürüklerken umutlarımı
uçurumun dipsiz kuytularına...
Ve şimdi yaş 24;
İçimde besletip yeşerttiğim
güllerim solarken aşkın karşılık
bulmayan hayalperest
düş kırığı aynamda,
Usulca yapraklarımı döküyordum
toprağın huzursuzluğunu andıran
ve beni hapsettiğin sonbaharımda,
Tozlanmış raflarda biriken
acılarımı kustururken mazinin
silinmeyen yollarına,
Anılar bir bir gönlümde
depreşiyordu yüreğimde
fırtınalar kopartırcasına,
Gururu incinmiş kalemimden
dökülürken sevdaya dair
melankolik sözler,
Hüzün, bir hançer gibi
boğazıma düğümlenip sol
yanıma istila ediyordu,
Ve kırıntılarını toplayıp
bağımsızlık uğruna yenik
düşerken umutlarım,
Yalnızlık, asilliğiyle mezarımı
sulayıp çiçeklerimi dertler
kervanına göç ettiriyordu...
5.0
100% (3)