10
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
931
Okunma

Beni şeyda eden, ey mihr-i mahım
Ateş kana kana, yakıp gidiyor
Dilimin ucunda, feryadım ahım
Başta döne döne, çıkıp gidiyor
Zehrolurken böyle, ekmeğim aşım
Hüsrana uğruyor, hayalim düşüm
Yanaktan süzülen, dinmeyen yaşım
Gözden ine ine, akıp gidiyor
Bülbülüm inliyor, solmuş bir gülde
Ağıtlar bitmiyor, susan o dilde
Seyredenler ise, beni bu halde
Benden yana yana, bakıp gidiyor
Baharla süslenen, bayırlar düzler
Gece karanlığı, çok sırlar gizler
Semayı süsleyen, bütün yıldızler
Hepsi söne söne, çekip gidiyor
Ter basarken benim, o pak alnımı
Her yiğit dediğin delikanlımı
Daha iflâh olmaz, deli gönlümü
Her gün yine yine, yıkıp gidiyor
Götürken kader, aşkı idama
Bırak essin rüzgar, hiç kımıldama
Ayrılık hasreti, her gün odama
Baykuş kona kona, döküp gidiyor
Yazılmamış bize, aşkın visali
Yazım der çekeriz, insanlık hali
Lüzumsuz’um kalın, bir sis misali
Hasret koka koka, çöküp gidiyor
Sadık DAĞDEVİREN
Aşık LÜZUMSUZ
MİHR-İ MAH: Güneş, ay.
Visal: Kavuşma, vuslat anı
5.0
100% (16)