kuş uçmaz kervan geçmez ıssız bir adanın gizli mağarasında

ne işimiz var dediğimde
kalabalıktan uzaklaşalım diyen sen değil miydin

iyi de bu kadar abartacağını nereden bileyim..

adayı anladık da mağara ne iş
meçhule giden o gemi çok yol almıştır şimdi
demir aldığı şiirden


hem şairler cin gibidir
çıkma aşkın ininden..


haa dedim
şu mesele


peşinden yüzünü kapladı
muzip bi gülümseme


eğilip usulca fermuarı açtın
hayır yani çantanın


bir elinde göz bandı
diğerinde kelepçe


aşkım dünden hazırım
bu tatlı işkenceye..


duvarlar nemli ama olsun
hem kuş tüyü gibi gelecek şu soğuk yastık
hangi taş erimez ki
meşke ederken yataklık


uzattım kollarımı sonra
taktın gümüşi kelepçeyi


aşkım sıkı bağla
kızıla bürümüşüm gözleri


saflık işte,
sandım ki fantastik hikaye yazacaksın sana aç bedenime


aşkım ben hazırım
hani ellerin nerde


ne ses vardı ne soluk
üstelik mağara soğuk


dedim ki madem el sürmeyecektin
nedendir ki bu çaba


bari anahtarı bırakaydın
bu yaptığın çok saçma


çok sonradan anladım
kimseye yar etmemekti maksadın


iyi de aşk bende kaldı
meşke yetecek mi ruhsatın


şimdi bir adanın dalga kıranıyım sevgilim
her akşam deniz içip
sızıyorum kendime


gözlerin fener olsun
ellerin beşik
ben taş


bakma öyle
düşüme yanaş..