..


gökyüzü taşlaşmış
kireç gibi suretini gizlemiyor
kehkeşanda sıra sıra yıldız ölüleri
aysızısı artmış gölgeler göğsünde güneş yanığı
çığlığında süt kesiği var bulutların
krater yalnızlığından alev suları akıyor okyanuslar yüzüne
birleşmiş çöllerin obruğunda sarı delikler nazire değil kıyamete
avuç içlerine neden yazar kör edici şimşekler d/evren satılık diye
insansız mı girilecek ihaleye ?
kimler yaşar gök taşlarından yapılmış evlerde-

niçin korkuyor imgeler eflatun bir ecelden
yenisi yazılmaz mı armageddon sonu tümcelerle

tez kalemler kullanıp yeni ânkalar yaratsın dense şairlere
kaf dağının keşfi yeni değil ki ! ’O gerçek bir efsane’

galiba ben kadim bir masaldan yola çıktım ama gelemiyorum
kim doladı bu gerçekleri ayak bileğime

kendi ölümüne güzel diyebilir mi kimse
yok ise uğrunda inançla alınacak ihtimâl bir hediye ?

bak hakikâte
Can’’ kuyruğunda öne geçmek istemez bedevi verilse de bir yığın rüşvet-i akçe...








..