..


hüznün, en küçük yetimidir-ciddiyet
yaşamsal kaygılar ne ki
iki sohbet biraz sevmek bir de sarılmış zeytinli soğana çeyrek ekmek
çok seviyorum işte !
söz büyücülerini kelâm efendisini
neden ?
az bulunur da o’ndan ..


resmiyetin sıkıcı benciliği memur kravatı gibi boğucu sıcaklarda yenir

üniforma giydirdiler bize minicik ellerimizle
hiyerarşi kalıplarına uyduruldu benliğimiz

neden üsten bakar hem duygusal yiğitlikte (sömürüde) beyazlar

’’mesleği dolayısıyla çocukluğum şarkta geçti köyler kentler gezdik,
ordan oraya ne çileli değil mi ?! ’’

-’savcı yargıç emniyetçidir anne-baba en kutsalı öğretmen’

biz ikinci sınıf yurttaşlar zenciydik büyük ihtimal uzaydan gelmiştik
Fakat şu sloganı da o yüksek memur çocukları atardı..’’bütün dünya işçileri birleşin,
zincirlerinizden başka kaybedecek bir şeyiniz yok’’ eyvallah yoldaş..

okuduğum şiir-elimde kaldı ikrâhlık getirdi yine ’ciddiyet’
yoksa ’cambaza bak’ mı diyorlar bana
halıyı mı çekiyorlar altımızdan

hayır o püskülü yamalı desenleri derin mânâlı fikrimdi,belki
kara kışı-yazıyla değişen iklimdi..yani yaz yazılsa yazı/sızdı yazı
kadim acıları dokumuş bir kilimdi
-ülkemiz gibi..



dikişsiz imgeleri patladı yüreğimin
nankör olsa ne ki-kimliğim
sadece bir kişilik ederim
en çok hissetmem soyunuzu-çekemem derim
ne ata’nızı ne sultanınızı
sır olmalı ibadet-
benim ise açıktadır cürümlerim - mahkemeler evim
mübaşir bilir / az görür çırılçıplaktır tenim

iddiaya göre :
kırk katır mı kırk satır mı tercihli diyarı gurbeti
adıysa-ilâhi emir ağlatır anayasa maddesi
höössttt yapamazsın değiştirme teklifi dahi
sorsan-demokratik laik bir sosyal hukuk devleti
yürü git yaa heykel kafa-putlar mekânında tapınak bekçisi
gel de şiirin sonunda vereyim sana-stoktan
çuval çuval demokrasi...




..