3
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
1032
Okunma
belki bulunmak istediğim yere saklandım ne biliyorsun ?!
kolunu dayadığın ağacın arkasından bakınmana ne gerek vardı
ya da sayıları hüp diye yutmana
yetmezmiş gibi,
gölgemle şike yapmana
aramanın da bi adabı var
muaşeret kuralı
edebi ile ebedi’yi karıştırırdım eskiden
misal ebedi kalbinin üstünde benim inlemeli’
diye çevirirdim aşk marşını
gerçi aşk marş olsaydı çalışmazdı ilkin
malum, boynun yokuş
omzuna dek tatlı bi meyil
meşk desen, düz kontak
naz ile mızıkçılık arasındaki ince çizgiyi geçemezdik bir türlü
her oyun bozulmaya müsait
parmaklar üst üsteyken küs
baş parmakla halka
barışırdık mutlakA
eminim kürtajla aldırdın çocukluğunu
oysa iki omuzun arasına gömdüğün başınla sen
rol kapacaktın keçiden
belki hatırlanmak istediğim yere kadar uzatıyorum zamanı
belki tutsun diyedir, gözlerindeki boşlukta salınan uçurtmanın ip ucu !
ya da özle diyedir ne biliyorsun
mendil düşüren çocukluğu
bak şimdi avuçlarına,
parmakların üst üsteyken
çözebilen oldu mu ben gibi
ya da sor bi,
düz kontakla yol aldım mı hiç
bir boynun omza dek süren yokuşunda
sen gibi..