1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
801
Okunma

Ah!
Bir an neredeyse
Toprağa inanacaktım...
Çelişmiş suret çokluğunun
Kederlerimi anladığını ummuştum.
Krizantem renkleriydi beni mest eden
Sahi duran papatya gamzeleri ...
Bu yüzden,
Hüznünüzü hapsedin kalbinize
Ele veren gözlerinize değil...
Soytarı gülümseyin
Kahkaha seslerine hüzünlü eşgalinizi gizleyin...
Pranga vurun hatta yapabilirseniz
Çıkamasın göğüs kafesi ardına
Sevmediğiniz kafeslere sığının
Çırpınsın
Toprağın rengini duymasın
Göğün mavisini bilmesin ...
Özgürlükle dün konuşan çare bulamaz
Merhameti keramette arayan yarına koşamaz
Kılıcı kınında düşünen zafersiz çıkamaz
Sabrı zihnine dolayan toprağı tanımaz...
Az evvel vazgeçtim toprağa inanmaktan
Kederi sakladım cümlelerin israfından
Cihan koca değil şehr-i kabristan
Gezdim, din/dim, çekildim zamandan...
Aybüke
5.0
100% (6)