0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
897
Okunma
Kül rengi bulutlar uzanıyor semada
Ölüm sessizliği sarmış dört bir yanda
Esir almış tüm ruhları gaddar bir kasved
Boyamış tüm şehri katran karası bir esved
Âlem-i beşer bir beşaret bekler şafakta
Efkâr-ı fukara dertli dertli dolaşır sokakta
Bitab vicdanlar hicranla gözler kenar-ı asmanı
Gecenin zulmü hapsetmiş bile seyl-i zamanı!
Ağlayın ey gözlerim ağlayın artık!
Gelmedi semadan bir türlü aydınlık!
Gel ey gül bahçemizin bülbül-ü handanı
Gel yüreğimizin ümidi, tek dermanı
Gel bağışla bize o mahmur saadeti
Gel nurunla dağıt şu hava-i zulmeti!
Leb-i hadraya ulaşır mı sessiz nefesimiz
Duyulur mu daire-i âfâktan hevessiz sesimiz?
Biçare nidalarımıza nazik bir cevap gibi
Şafakta şems misali hayal belirir bir serap gibi
Göğe uzanan o selvi minareler
Saplanırlar fecr-i sadığa birer birer!
Yavaş yavaş değişir kara çehresi semanın,
Aheste arzı başlar beklenen mihmanın!
Elveda gece karanlığına elveda!
Ağaran ufuklarda bir tatlı seda!
Duydukça o sedayı derin derin içimiz
Aydınlandı gönlümüz ve bilincimiz
Yırtılıyordu artık zulmet perde perde
Yeni bir gün, kim bilir nelere gebe?
Merhaba sonsuzluk kervanı, merhaba!
Eserken üzerimize serin serin bad-ı saba,
Merhaba sonsuzluk kervanı, yine merhaba…
5.0
100% (7)