0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1219
Okunma

Bağıra çağıra geziyorum sokakları, bağrım yanık
Kum taneleriyle akıyor zaman, her hücrem tanık
Nefes nefeseyim göl ve çöl arasında
Bataklıklara da saplanıyorum fırtınalı yürüyüşler sırasında
Kâh dâhil oluyorum halkasına Derviş Yunus’un
Kâh şakiler arasında konaklıyor usum
Korkularıyla yüzleşiyorum kaybolmuş bir yolcunun
Yıldızları izliyorum titrek alevinde bir mumun.
Kâh Habil kâh Kabil oluyorum, ağırdır imtihanım
Çarpıyor dondurucu ateş, yakıcı soğuk , sanki sökülüyor canım
Kâh vuruyorum duvardan duvara başımı
Kâh eller üzerinde görüyorum, bir an naaşımı
Gülüyorum, ağlıyorum, kâh düşüyorum kuyulara
İsyanın eşiğine geliyorum, kâh koşuyorum dağlara
Bir karanlık doluyor içime, bir zulmet-i beyza
Ne zaman dolacak çile, ne zaman ruhuma feyza.
Ahmet Selim GÜL
5.0
100% (5)