7
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
1558
Okunma
Karaladığım satırlar kadar
sırtımın yüksünmeden taşıdığı
gönül kafesimin yangın yüküsün
suskunluğumun yıllanmış mağduruyum desem
ya da bir tekmil yaşanmışlıktan kuş bakışı şikayetçi?
Tabi ki salt sen değildin!
günü birlik olmasan da dilimden dökülendin
biraz kırgınlığım varsa da
yaman özlüyorum be küçüğüm!
ister çoban
istersen Zühre yıldızım de
nasıl olsa, ikisi de aynı kapıya çıkar!
sende ’iki ara bir dere’ kalmışlığım var
kendimle cebelleşmeyi sona bırakamadım
keşke
seni hasretimin satır aralarına
yüzde yüz
ilmek, ilmek işleyip, nakşetseymişim
inan buna yanıyorum!
Gönlümün gözünü arada bir gezdirsem de
herkes sen değilmiş, çok geç anladım
bir taraftan lay lay lom
kimin vurduğuna giden mutluluk
diğer taraftan gurur, kibrinden curcuna
velhasıl bulmak zordu seni
kadri bilmez
dipsiz kuyularım-dan yukarı çekip!
Deli doluydun, çingenem
tutkulu, zilinde oynak, bastığım izlere dokunan
ateşe yürürdü raksında ayakların
kanımı kaynatıp
parmak ucu dokunuşlarla
beni de sürüklerken ardından
kalbin, kalbime kim bilir kaç bin meyil!
Neredeyse
yarı ömrüne sirayet etmişim
elbette
şiirlerime ad olacaktın inceden inceye
beni ’en’ler korkuturdu
kırmızısına denk gelmekmiş bunun adı
sigoyna’m daimi sızım
bir göz kıpmasıymış seni kaybetmem
şimdi ruhum raksından mustarip
gönlümün kilidi kırık
ahını aldıysam da eyvallah!
Kime göre; Ah minel aşk
bir dargındık bir barışık
anmadığın, anımsamadığın kadar varsam da
affet sevgili çingenem
senden öncesi ve sonrasını
el bile değdirmeden
tufanında öyle bir yaşattın ki
aşkımın diğer adıymış-sın meğer!
O zamanlar
bana üşümüşlüğün varken
hani, dilinin de tespihi iken
şimdilerde
beni düşündüğünden pek emin olmasam da
bakma kırılıp
döküldüğümde süklüm!
hala, şehla mı üzüm gözlerin
Zühre yıldızım bir gün kayarsa beni anımsar mısın?
Beni zerre miskal unut dersen de, şayet
aklımın düş kırığı odalarında
yalın ayak dolaşırken, patırtısında
ah edip durma lütfen
beni affet diyesim var, çingenem!