5
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
1197
Okunma
..
tekrarlar sıkıyor mu canını
vaz-geçilmez ezberiydi sokağının
hafifçe eğimli direğinde sallanan
şapkasıyla lâmbanın
gölgesinde saydığı adımlarım
lâtife değil/
yığma sevda temeli üstünde tüten bacasıyla
ahşap evin hatırası/melankolizm muskası t/aşırdı
belliydi sebeb-i maruzatım
yaza kışa yas-ayla sarılan tül perdesi bir göz aralık
köşebaşı emekçili bir de plâtonik renkli tenimiz vardı
inanmaz mısınız !
18’imizdi yetişkin hisleri besleyen us’un yarınsal tarifinde olmaklandık
gönlün erdiği yere kumru yuvası işleyen kül g/örgüsüyle tırmanırdık
masalsı hülyalar dönerdi âna karışan bir tahayyüle ile saadet evine
evvel zaman mirası defineye malik viraneydik
ki yarım yüzyıla katlı derisi takvimi açar güneş yanığı suretimi
şehir içimi dışlar o zamanlar iz-siz bakîr arka mahalle toprağı yolunda
düz beyaz kağıda hasrettir kalem ’müsadeniz var mı sokağınızdan geçmeme’ demek için
kız naçar günler yorulur
sevdaysa,
tavan arası sırrı yalnızlığınca
keksemsi tatlar yanına ve sonsuza
mutlu ânları d/oldurur...
...
ben ölürüm sevda ölmez/dillenir
saklanamaz sobelenir defalarca- köşebaşında gölgem durdukça
ve dahi kadim mahallem varoldukça..
(vallahi ilk çeyreğine varıyor milenyum çağdaş- aşkları/sevdaları var mı şimdilerde bilmiyorum ?!)
..
5.0
100% (13)