0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
998
Okunma
denilmedi ki saygıdan kalıplaşan alâm-ı cismâni, evvelden bize
tutku, tene bulaşınca buharlaşan ter katresi
ellerim üşür, rüzgarlarla gafletlere dalıp giderken
aşka yoktur itikâdım
kaltak neşeleriyle saçlarından asın beni, ağır meşreplilerin
kanlı karakterler,
başkalarını köşelerinden kesen
isterik analar ve ayyaş babalarla büyüyün kişiliğin gecekondularında
aniden yükselir bizim mahallenin zihaf odaları
susku
gündüzü bunca kederin başsız kabrine gömmeden veriyorum emanet
yüzüne tükürerek söylemlerde geçen denklik dölü kısır
insanlığın yoktur ekinoksu!
birazdan gece başlar, savaşın sustuğu yoğunlukla
kasıklarından güç alanlara bir avuç sone getirmek aptallığıyla
bir cümleyle geride bırakılan her şeyler
yitik coğrafya,
pastel siyahına boyanan iyimserlikler haşlansın daimi, denizlerinde
çınladı yüreğimin mabedleri dökülen çinileriyle
ellerim çizgilerden oluşur sanki
kimsesizliğin ateş hattıydı, zamanla göbeğimi kesen
meftûn oldum sizlere belirsizliğin memnuniyetinden
aşka yoktur irfânım
ikincilliğin, gülüşü, derinlikler sızdıran halkı
bulandırıldı yaşamın altından akan gizemli nehri
umut kaç karatlık?
kendine haslığın son nefesinin, hiçlikti rolü, son perdede
öyleyse, neden aniden büyüdü rastlanan son endemi?
kuşbakışı düşlerden düştü artık hır rivayetleri
aşka yoktur itimâdım
beklenen ardından hemen başlayan geriye saymaların, yoktur ahiri
öyle kemikleşmiş bir gidiş ki ortada kalan
kime çatsın kendini bu denksizlikte, içimde yıkılan darabân?
5.0
100% (2)