9
Yorum
33
Beğeni
5,0
Puan
1033
Okunma
gün,
geceye yaslandığında
sabrımda çiçek açan kambur
dayasa da sırtını yalnızlığıma
eksilse de sabaha çıkamayan çarelerim
sevişemediğimiz kadar düne yine ölür
ayrılıklarımız kadar yine kavuşuruz güne
ahh tanem, biçarem…
ne zaman tütün sarsa uykusuzluklarım,
aş erse, arşa değse mahzen açlığım
sanadır bilesin
sabahçı kahveleri kadar süpürülesi yorgunluklarım
ne zaman ayaza dursa yüreğimizin pencereleri
gülüşün nefeslenir yine örter sıcacık üstümüzü
canımız
yaşamak çektikçe
yalınayaklaştı belki yollar tanıştığımız dikenlere
sustuklarımıza inat,
aynı cümlede perçinlenmiş iki ayrı anlam olsak ta
susadıklarımıza inat,
aynı kuraklığımıza aynı anlamda kana kana aşktık
kefeni mavi
bir düş kasnağında
oyalandık p/es geçerek ölümü
kanaviçeleşmiş yazgımızda
kefaretini boynumuz,
boynumuzu kılıç,
aşkı biz bildik
“hoş geldiniz”
dedikçe hayat
gıcırdayan dişleriyle
“öl ölüm”
demeyi de bildik
ve gerektiğinde
bize ölmeyi de…
ilhanaşıcıeylülikibinonsekiz
5.0
100% (25)