22
Yorum
47
Beğeni
5,0
Puan
1746
Okunma

Aşka şem ettin yâr, dalda gül beni
Dehşet-i efkara, salma gel beni
Bir ser-encam yansıtıyor cismini
Hayale mest edip, neyler hâl beni
Bir çerağdır yanan, deli gönülde
Hanümanın bu kalp, gelip bul beni
Saadet mahımsın, çilegahımda
Bilmem getirir mi, sana yol beni
İltica ettik biz, gurbet ellere
Tevahür-ü figen, çöle sal beni
Sevdalı yüreğin, sensin likası
Gamz-e-dan la, canan, vurur yel beni
Duygularım yeşerir, aşk-ı vec ile
Diyar-ı sevdaya, atar sel beni
Ey şiraze, benim, mahtenim sensin
Şu Kays gibi, etmeyesin, del beni
Benim gönlüm, sana yahşı saraydır
Vuslat gelsin, kınamasın, el beni
Gül-ü ruhsarına, aşıkım ey yâr
Bağlıyor saçından, bir tek tel beni
Kalp tarumar, şirazenin, derdinden
Saramıyor, Lüzumsuz’um, kol beni
Sadık DAĞDEVİREN
Aşık LÜZUMSUZ
ETEK YAZILARI
ŞEM: Mum
DEHŞET-İ EFKAR : Olay karşısında, endişeye kapılma, üzüntüye düşme, çok üzülme
SER-ENCAM : En önemli işin sonu
MEST: Sarhoş olma, kendinden geçme
ÇERAĞ: Mum, lamba, kandil, gibi gereçlerle verilen ışık
HANÜMAN: Ocak, yuva, aile, ev halkı
MAH: Güneş
İLTİCA: Sığınma
TEVAHÜR: Öğünme
FİGEN: Yaralayan, kıran düşüren
LİKA: Mürekkep hokkalarına konulan ham ipek
GAMZE: Tebessüm edince, yanakta oluşan çukurluk
EDA: Naz
VEC: Umut
DİYAR-I SEVDA: Sevda ülkesi
MAHTEN: Ay gibi beyaz, parlak teni olan
YAHŞI : Güzel, çok güzel, büyüleyen
VUSLAT : Kavuşma
GÜL-Ü RUSARINA: Gül yanağına
TARUMAR: Dağınık, karışık, perişan
5.0
100% (36)