2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
2357
Okunma
Sevgili Suskun Prenses;
Her yer gece şimdi,
Saat gecenin bilmem kaçı, umurumda değil ama
Sensiz gecenin tadı bile kaçmışken
Aşık, maşuk ile sarmaş dolaş bir haldeyken
O; uzaktan seyre dalan mahur gözlerindeki
Nurefşan ışıltıyı yakalama adına
Bir kez daha kapını çalıp,
Huzuruna geldim.
Ve sana;
Gecenin o en tatlı nağmelerini,
Yıldızların bile ahenkle birbirlerini,
Aşkla, iştiyakla raks edişlerini yazmaktır niyetim..
Fincanımda ise;
uykumu bölmeye yarayan acı bir kahve
Gözlerimdeki, o bulanık yorgunluğu atmak derdim.
Parmaklarımda,
nurdan halkalarla bezeli bir kalem
Üzerindeki mahmurluğu yenmek için.
Sayfanın rengi flu şimdi
Ne siyah, ne de gri.
Ay, ne dolunay ne de hilal,
Ay;
kendinden geçmiş bir ışık hüzmesi sanki
Öyle bir şarkı mırıldanıyor ki
Sessiz çığlık atıyor yürekten
Avazının çıktığı kadar nida eyliyor,
renginden..
Bir baştan bir başa tüm cihan susuyor,
Sanki kainat, ihtizaza geliyor.
Yolcular şaşkın,
kervan durdu bir anda
Sema’nın o ışıltısında sanki ay ikiye yarılacak
Bir mucize belki yeniden,
Sana olan aşkımı, bir güvercin edasıyla
Kurup yuvasını kapının eşiğine
Oradan kalbine şakıyacak.
Göğsümü yardı bu gece melekler,
Aşk ve muhabbetini yerleştirdi kalbime,
Senden gayrı ne varsa geride,
El salladılar şimdi perde ötesinden
Edep ve haya ile,
geçmiş ve de geleceğe.
Şu anda ne yapıyorum biliyor musun
Uzaktan göz kırpan yıldızlar gibi
Gönlümü arz ederken o mukaddes kağıda
İşte bu şiiri,
Gözyaşlarımla suluyorum.
Ve ey Murat! Uyan artık uykudan,
Uyan ki artık hep O’nda yan
Mesafeler olsa da uzak
Bak gör ki sevgili yanı başında şimdi
Bu hal ve duruma
Sen bari inan….
Bursa...
5.0
100% (6)