1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1134
Okunma
Mutsuz sonları
Hep masallarda sanırdık değil mi
Sevişerek ayrılan olmaz mıymış
Ay girmiş kara bulutlar ardına
Yoksa ben miyim
Kara bulutlar ardında
Yağmurların yıkayabildiği
Yalnız , aralıklı
Sokak lambaları
Çatı katından süzülen
Bir demlik hasret
Bir zühre
...
Cırcır böcekleriyle
Horozların şafağı
Mevsim
Huzursuzluk
...
Dumanı sönmemiş
Bir ayrılık türküsü
Su şakırtısıyla
...
Ay ışık açıyor
Beş bir yandan
Güneş kara bulutlarla
Raks aleminde
Kararmış
...
Üfluyorum
Dumanını yel alıyor
Bu sigaranın en ağırı da
Bu vakitte para etmiyor
Gece vakti karanlık
Ben zifire bulanmışım
Ayak aralarıma kumlar dolmuş mermerden
Dağlarda bir ışık var çağırıyor
Gitsem yine aydınlık olacak
Güneş doğacak belki
Oralarda bir vakit eyleşsem
Geceyi beklesem
Yine zifir olsa ellerim
Yine aydınlığı arasam
Yağmur yağar mı dersin
Islatsa dudaklarımı
Susamışlığıma
Yetmiyor
...
Alsam başımı
Dedemin armut topladığı o tarlaya gitsem
Oralar da özlemiştir beni
Çocuk mezarlarında
Sabah etsem
Gerçi korkarım ölenden
Ölümün kendisi değil de neden korkutur ölen
Son görüş
Bin vefa edemediğim de hayli insan var
Bir vakitler
...
Yada bir sabah sana gelsem yine
Biraz kavruk armut kokularıyla biraz mağrur biraz sen’ce
Sence ne yapmalı
Gecenin bu vaktinde
...
5.0
100% (2)