Akıl tutulması bir deyim , ay tutulması ve dahi güneş tutulması da. Akıl tutulmasını bir insan yaşar. Ay ve güneş tutulmasını insanlık. Ay, etrafında pervane olduğu deni dünyanın gölgesinde kalır bazı vakitler. Ay tutulması ayın dolunay olduğu evreye rastlar. Güneş tutulması ise, ayın dünya ile güneş arasına girmesiyle yaşanır. Bizim yazımızın konusu ise, ne akıl tutulması ne güneş ve ay… Çay efendim çay…


Deni dünyada, insana huzur ve sükûn veren meşrubatlar içinde ayrı bir yeri olan çay… Kimi zaman, bestenigâr makamında demlenen, kimi zaman ferahnak yahut suzinak makamlarında damıtılan demlik güzeli. Işıl ışıl tebessümüyle, tılsımlı rayihasıyla iklimi güzelleştiren çay. Çay Melikesinin esrarlı ülkesinden, egzotik âlemlerden dünyayı teşrif için gelen çay. Ay’ı kıskandıran albenili içecek. Senin tutulmana hiç dayanamam. Efendim ben fanatik olarak takım tutan bir taraftar değilim; ama semaver ve demlik spor asla ve kat’ a vaz geçemeyeceğim takım. Hatta ve hatta Leylin kızı Leyla’nın kulağına gitmesin: İsli çaydanlığın karasını yürek yarası ve Leyla sürmesi mesabesinde addederim.

"SÖZÜN ÖZÜ ASIL TUTTUĞUM TAKIM FUTBOL TAKIMI DEĞİL ÇAY TAKIMI"


İnce belli belli cerenlerin, demliğin derunundaki efsane güzel için hazır kıta beklediklerini düşünürüm. Demliğin ince belli cerenlere değil, derunundaki efsane güzelin hatırına baş eğdiğini, tevazu gösterdiğini var sayarım. Çay tutulmasını da ay tutulması kadar önemserim.