1
Yorum
8
Beğeni
4,8
Puan
1019
Okunma
Yine viran oldu mülk-ü divanem
Dağıldı umudum toz oldu gitti
Gül menekşe umar iken bağımda
Zemheri yetişti güz oldu gitti
Yaş doldu gözlerim sızladı içim
Vakitsiz vakitte yolundu saçım
Kalktı yavaş yavaş yol aldı göçüm
Bilinmez yollarda giz oldu gitti
Kalk gönül gidelim ne kaldı burda
Yere düşmüş yüzün yüreğin darda
Ne kadar ömrümüz kaldı ki şurda
Ezel arttı ebed az oldu gitti
Neyleyim ey gönül bilmem neyleyim
Varıp bu derdimi kime söyleyim
Evvelden ne isem hâlâ öyleyim
Değişmek de bana zül oldu gitti
Eser zaman yeli gençliğim tozar
Vurur da sineme bendimi bozar
Yârin bahçesinde hoyrat mı gezer
Yanakta gözyaşım iz oldu gitti
Sana derim sana ey kaşı keman
Düşmüşüm derdine hâllerim yaman
Sardı dağlarımı kapkara duman
Yükseldi başıma boz oldu gitti
Hasret güneşinden çorağa düştüm
Kurudu toprağım kurağa düştüm
Artık sevdiğimden ırağa düştüm
Gönlümün yarası taz’oldu gitti
Ne gönül şad oldu ne yüzüm güler
Felek hasım gibi bıçağın biler
Emrah Mevlâ’sından nihayet diler
Söylediği en soz söz oldu gitti
1 Ağustos 2017 Salı
5.0
80% (4)
4.0
20% (1)