27
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1467
Okunma

caddeler kan’la yıkanıyordu
soğuk ve paslı çivilerle
donanımlı,siyah duvarlara
işlemiyordu çekiç...
rüzgâr ıslık çalıyordu
fonda ay’ın gölgesi vardı...
.
.
.
gece şarıl şarıl
çağlayan gibi...akıyordu sabaha
birileri av’a çıkmıştı sinsice
iz sürüyordu dehlizlerde
geçit vermiyorlardı
bir selâm’a bile...
.
.
.
köşede akordion çalan çocuğun
parmakları üşümüyordu
korku biriktirmişti ceplerinde
dudakları nedensiz morarmıştı
ıssızlık çalıyordu/duyulmuyordu
parlak sivri burunlu ayakkabısıyla...
.
.
.
sorgusuz gecenin infazları
geceyi bir sis perdesi gibi
delice deliyor/deliyordu
tuzaklar rastgele ve plânsızdı
vahşi bir cazibenin göz kamaştırması
kirletilmeye davetkâr bir kadının edâsıydı sanki
.
.
.
ve...tetikler isabetsizce
ardı ardına flaş gibi patlıyordu
kimse yaralanmadı
gözyaşları yoktu/gülümsemeler gülüyordu
bir kedi arka bacağından ıskalarken kurşunu
kuyruğunu titretti sadece...
ayşe yayman