1
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
581
Okunma
Babasız bir ailenin
En büyüğü,
Geleceği aydınlatan
Ailenin ümidi…
Kolay mı o kadar
Dirsek çürüttükten sonra
Tıp fakültesine kapağı atmak,
Ankara tıptan altı yılda
Diploma almak ?...
Kolay mı Kaplan Hoca’nın sorularını
Bir çırpıda cevaplamak,
Kaymakçalan Hoca’nın
Farmakolojisini yutmadan
Dördünce sınıfa atlamak ?...
Gözleri menekşeydi
Mezarcı derdik biz gerçi…
Kazılan mezarlardan
Kemikleri toplamak için
O yolları az mı arşınladık...
Açılan mezarın başına tünerdi,
Her kemik çıkışında
Gözlerinin içi gülerdi;
Altın bulmuş gibi,
Alır eline, topraklarını temizlerdi.
Kalan tozları, yanaklarını şişirerek
Derinden üflerdi…
Kimse görmesin diye
Bir köşede,
Eteklerinin ucuyla o kemikleri
Pırıl pırıl ederdi…
Hey yavrum be!
Geçmeyecek gibi duran yıllar
Bir çırpıda geçiverdi,
Bir kısmı dökülsede,
Üstten kalan döküntülerle
Bizim sınıf doktor oluverdi…
Cübbeler giyildi,
Kalpler gümbür gümbür
Kuralar çekiliverdi…
Bir köşede hüzünlü gözler,
Asık suratlı bazı öğrenciler,
Mezarcıyı aradılar..
Yoktu…
Dökülen damlalarda boğuldular…
O güzel insan
Güzel gözlü insan kaybolmuştu..
Yalan dünyada, yalan olmuştu..
Mezuniyetine bir ay kala
Kansere yakalanmıştı,
Babasız bir ailenin en büyüğü
Altı insanın gelecek ümidi..
Yapma be kardeşim;
Hani kardeşlerini okutacaktın,
Bir sağlık ocağında
Dertlilere derman olacaktın
Ateşli gecelerde onların başını bekleyip
Sabahı beraber yapacaktın…
Yapma be kardeşim;
İlk maaşınla annene esvap alacaktın
Yapma be kardeşim;
Sevinç çığlıklarının atıldığı bu günde
Aramızda olsaydın,
Yumruk gibi boğazımıza oturmasaydın…
Kemikleri gösterip seni kızdırsaydık,
Doktor çıktıktan sonrada
Mezarları açsaydık…
Biliyor musun be kardeşim,
Sevdalın bir ara kayboldu,
Sorduk soruşturduk
Kimse yerini bilmiyordu..
Birkaç gün sonra
Gözleri kıpkırmızı
Karşımıza çıkıverdi,
Üstü başı perişan
Karşımızda diz çöküverdi,
Habersiz kaybolmasına çok kızmıştık
Sonra anlatınca hıçkıra hıçkıra
Ağladık...
Biliyor musun güzel kız
Sana aşık bu kardeşimiz,
Ta Sinop’a, oradan köyüne
Seni ziyarete gitmiş,
Senin mezarında seninle
Sabaha kadar sohbet etmiş,
Elleriyle mezarını kazmış,
Sana hediye ettiği kırmızı gülleri
Gözyaşlarıyla sulamış…
Yapma be güzelim,
Böyle bir delikanlı bırakılıp gidilir mi?
Seni gördükçe gözleri gülen,
Görmediği zaman eriyip giden
Delikanlı bırakılır mı?
Bak, kepler havada uçuşuyor
Onları gül yaprakları yapıp
Sana atıyoruz.
Kalk be mezarcı!
Mezarın boş kalsın,
Senin de kemiklerini
Başka bir tıbbiyeli toplamasın
Kalk be mezarcı!
Kardeşlerine aş ol ,
Anana sırdaş ol,
Bizlere gardaş ol...
Kalk be mezarcı
Boynu bükük sevgiline,
Hayat yolunda yoldaş ol…
Ne olur... kalk be mezarcı…
Kalk… Kalk… Kalk…