4
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
663
Okunma
Bir zaman arının çiçeği de bendim
Çiçeğin nadide böceği de bendim
Yalanın dolanın gerçeği de bendim
Riyanın aştığı dağını bilirim
Köylerdeyiz köylüm kabul etmez köylü
Ayaktayım say ki beden ruhsuz ölü
Ecik—bücük dolu gönül bir hınç gölü
Ortasına düşen ağını bilirim
Misafir dediğim eve gelen kişi
“ Aman sensin ! “ yoksa kırıyor kirişi
Kimseye yar olmam bilsem bile işi
Çünkü o dillerin lığını bilirim
Üç-beş metre yol var yolun hepsi birdir
Sağı solu belli ortası eğridir
Bak beğenmez seni kamburun bellidir
İtin tepindiği bağını bilirim
Atarken adımı otuz beşten kırka
Kalmışken sırtımda soluk,yırtık hırka
Baksam da geriye gözüm sarka sarka
Şu yolun solunu sağını bilirim
Kimseyle olmadık kol kola, göz göze
Susayıp koşunca kurur eski göze
Döne döne geldim yitirdiğim öze
Kaymaksız toplanan yağını bilirim
Kargaları geçtim gülüyor baykuş
Diplomam kolide adımız okumuş
Lambanın ışığı duvara mı vurmuş?
O’nun isli-paslı çağını bilirim
Vitrinlere bakıp şaşırdım durağı
Görünce karşıdan gelini duvağı
Çakılmış bir beton boyalı dudağı
Özenip sürdüğü yağını bilirim
Seyredip gezinip durdum çarşı pazar
Her gönül yarası gördüğünde azar
Sokaktaki ad’ım mezarımı kazar
Derin çukurların sığını bilirim
Az mı hasretimi döktüm kâğıda
Başladı kalemim başlıksız ağıda
Kök salmış yemyeşil ellerin bağı da
Gönlümün sararan bağını bilirim
İki pencereyle sonsuz hapisteyim
Kim “ Merhaba ! “ der ki ben hep kapristeyim
Kesilir zil sesi öyle bir histeyim
Yaza kalan dağın çığını bilirim.
(SIZI-95)
5.0
100% (4)