26
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
1031
Okunma

Bu, hıçkırık sesleri, bölüyor ken geceyi
Gözlerdeki yaşları, karanlık sarar, bürür
Günün ilk ışıkları, görürlerken acıyı
Ömrümüzün kervanı, niye sessizce yürür
Böylece her an geçer, saat geçer, gün geçer
Masalsı yaşantılar, hepsi güzeli seçer
Hüzünlü yürekler de, acılar özlem açar
Bakmasını bilen göz, akan zamanı görür
Kaç kere yıkandım ben, çilenin yağmurunda
Bir sevgili aradım, lavantanın morun da
Ben bitmiş tükenmişim, sor kimin umurunda
Takvimden düşen yaprak, beni peşinden sürür
Muradın köprüsünde, beni gören taş ağlar
O figan, o feryatlar, duyan kalpleri dağlar
Hicran yaralarında, yüreğim kabuk bağlar
Koşar adım giderken, girdabında döndürür
Bir sessiz iniltidir, durgun suyun akışı
Yırtıcı kuşa benzer, hasretliğin bakışı
Sevda nedir bilmeyen, ne bilsin kara kışı
Dağ, taş, nehir buz tutar, akan lavı söndürür
Gözler gülümsese de, gamzeler yasın tutar
Ufak izler kalsa da, zaman her şeyi yutar
Her insan gün gelende, bir güneş gibi batar
Dev bir kepçe misali, yıllar her şeyi kürür
Gönül hücrelerinde, hapisler de yatarım
Lüzumsuz bu gidişle, aklımı oynatırım
Hüzün kazanların da, hazanı kaynatırım
Belki yaşatır amma, mutlaka süründürür
Sadık DAĞDEVİREN
Aşık LÜZUMSUZ
5.0
100% (20)