1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1247
Okunma
Bir eylül sabahıydı
İçime indi önce sızın
Sararmıştı saçların
Ürperti sardı bedenimi
Her telinde benli ayrılıklar vardı
Yüreğimden eriyip kopan
Gözü yaşlı kimsesiz çocuklar gibi
Açık bağrını süslerdi serin mavi deniz
Hep acı ıstıraplar kovalardı beni
Karanlık bir kuytu köşede kalmışlığım
Sensiz geçen her yazın sahte gülüşleri vardı
Avuçlarımda sakladığım
Kısa bir zamanın mavisiyle yıkandı yüzüm
Gözlerimin morarması da bundandı
Dayanılmaz kor prangalar dolu hayatın
Bu yüzdendi gönlümün kızarması
Sıcak sözcüklerin soluğunda yaralı bir kuş misali
Kışa ramak kaldı, yalancı bakışları hayatın
Benli üzüntülerimi sakladım yapraklar arasında
Farkında bile değildin sen
Bir garip hüzün sarmıştı mevsimleri
Hep bu ayrılıklar dolanır ortalıkta
Nedensiz bu ayrılıklar
Yıllar mı tükendi ben mi
Yoksa senin sevgin mi bilemedim
Oysa cahilliğimiz vardı
Bir anlamı da kalmazdı bazen
Ne sevginin, ne de ayrılığın
Bir kez bile dönmedin geriye
Bıraktığın anılarla döndüm deliye
Solgun dudaklarımda bıraktın göz yaşlarını
Yanardağ gibi oldum içimi yakansa sıcaklığındı...
Vakit eylül şimdi
Ayrılıkların özeyip getirdiği mevsim
Bu yüzdendi saçlarının sarısı
Bir oraya bir buraya deli dolu savruluşları da ondan
Hani mevsimiydi mavi denizimizin
Şimdi sonbaharda kaldı ayrılıklar
Bir eylül sabahıydı...
Behçet Bük Eskişehir
Güftem: 7.9.2017