1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1428
Okunma

ayışığında kırlangıç boşlukları
ışıyan güne karşı bir uzak çağ gülüşün
tutkunun yüce dudaklarında yok oluş fermanları
mızıkası susan çocuk
ne zaman kaybettin sokağın ritmini
ışık katarlarıyla akıp gittik bu kentten
ölmez ağaçların sadakatı geçti bizden sevi ayları
erik pembesi baharlarda yarıda bırakılmış bir genç kadın
sessiz kanatlı gecelerde
ben ıssız dağların cereni
sen dudağı nar iklimi bir mabed
durmadan kanayan
anladım istasyon yağmurlarında kalabalık vedaları
yenilen orduların yalnızlığını
sevda günaha çağrı
nilüfer çiçeklerinin beyazlığında taçlandırdığımız şenlikli aşkın türküsündesin şimdi
bir gök merdiveni kurup geleceğim sana
manolya kokulu baharlarla
bir sızıyı çağrıştırıyor dudağındaki ırmaklarda söylenen o nihavent şarkı
yorucu nakışlar nakşetme yar yüzüme
kırık bir testi gibi geldim sularına
elhamra sinemasında unutulmuş genç bir kadın
mızıkası susan çocuk
kumru uyanışlı penceremde istanbul mavisi hasretler
yüzyıllık mumyalarla taşımak bu aşkı ağır
bahar dalları kırıldı çoktan ağaçlarımın
romanslar ve sonelerde başka gemilerin pencerelerinden bakan genç bir kadın
ödünç kanatlar takmışsın kanayan ırmaklarda
hiçliğin içinde hoyrat güller deren yabancı
sessiz bir eylül bahçesindeyim şimdi
mızıkamda susturulmuş çocuk şarkıları
sularda salınıp giden genç bir kadın
yağmur kuşları bir seyirlik bakış mıydı sevda
ılık gözyaşları döküldü sonbahar defterlerine
allı turnalar geçen zaman avaz ses ve güz günleri
dolunayın ışıkları altında geçti gitti sevi mevsimi
kafeslerde kanadını yaralayan genç bir kadın
hazan defterimde boynu bükük bir dal açelya
ıslak pencereler ardında
yağmurlu genç bir kadın
geçti bizden sevi mevsimi
geriye kalan mor akşamlarda avaz ses
Ömriye KARATAŞ
30.08.2017
5.0
100% (2)