3
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
2722
Okunma

Sultan Abdülhamid’in vekili olarak Hac vazifesini yapan vezir İstanbul’a döndüğünda huzura çıkar. Padişah, vezirini öz kardeşi gibi karşılar, sarılır. Efendimiz’in (sav) kokusunu hissetmeye çalışır ve sözü, kendisinden Hacca giderken talep ettiği Ravza-i Mutahhara toprağına getirir. Vezir, kadife bir kesenin içine koyduğu toprağı Sultan’a uzatır… Abdülhamid Han, kemâl-i edep ve hürmetle toprağı avuçlarının içine alır, koklar, bir daha koklar ve sonrasında vezirine “Bu toprağın amberi var lakin miski yok” dediğinde Vezir Efendi olup biteni anlatır. Dalgınlık eseri toprak almayı unutmuş, dönüş için trene bindiğinde hatırlamıştır... Bir koşu tren garının civarından aldığı toprağı keseye koymuştur. Ziyanı yoktur, padişah her vesileyle kutlu beldelere ihsanda bulunmaktadır. Vezirin toprağı aldığı yere bir mescid inşa edilmesini talep eder. Bir sonraki hac mevsimine kadar Medine-i Münevvere Tren İstasyonu’nun karşısına beyaz kubbeli mescid inşa edildiğinde ismi hazırdır: Amberiye Mescidi.
Türk’ün Ravza yurduna saygısının ölçüsü,
Tren tekerlerine keçe sarma görgüsü;
Hem aşkına bir delil, Medine garındaki,
Amberi var miski yok mescidinin öyküsü...
YUSUF BİLGE
* Ravza: Temiz bahçe demektir. Bu tabir; Medine’de Mescid-i Nebevi’de Peygamberimiz (a.s.)’in kabri ile minberi arasındaki bölüme denir. 10x20 = 200 metrekarelik bir alandır. Peygamberimiz (a.s.), "Evimle minberim arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir." demiştir (Buhari, Fadlü’s-Salat. 6).
5.0
100% (7)