0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
878
Okunma

AHMET ERHAN
Benden dört yaş genç iken
Dört yıl önce çekip giden
Sevgili Ahmet Erhan
Hüznün ile alacakaranlık
Yaşıyorsun her an
Yüreğin baş yastığımdır,
Düşlerin yıldızlı bir yorgan...
Katar katar düşler alır seni
Çoçukluğuna götürür
Bir el okşar saçlarını
Bak, annen geldi?!
..
Sesinde savrulur geceler
Balıkçılar geçer,
Ağlarında hüzün
Mersin kıyılarında
Dağlar çiçek açar
Anamuryum’da
Alabora kıyılar
Bir deli rüzgâr sökülür
Dilinde hüzünlü şarkılar
"Akdeniz Lirikleri" yol alır
Gemiler gibi yüreklere
Samanyolundan hüzün
Tozaran yıldızlar
Suya dökülür gibi gözlerin
Kara gecelerce dökülür...
Yaşanabildiği kadar
Kâlbe yüklü sevdayla
Nedir ki ömürden kalan,
Güller, yaseminler
Akşamsefaları
"Biraz kül, biraz duman"
Yanıp tutuşan aşk ile
Kömürden, tütünden kalan
O benim, o sensin, o biz,
Sen o hüzünlü son gidişte
Hepimiz oldun işte...
Şaban Aktaş
04.08.2017
MİLÂD
Gittin, elde var sıfır
Bakakaldım
Ardından şaşkın şaşkın,
O yüzden işte sıfır
Yalnızca
Babasız doğumu değil
Meryem’den İsa’nın,
Ne kadar büyük bir acı
Yaprak yaprak
Takvimlerden dökülen
Günlerin başlangıcı,
Doğumudur senden yana
Hâlâ kanayan
O yangılı büyük aşkın...
Şaban Aktaş
04.08.2017 - 19.48
DÜŞLER MAVİ BONCUK
Gel seninle şimdi
Akşam serinliğinde
Uzunca bir koşu yapalım
Giysilerini çıkar
Ayağına mavi bir şort
Üstüne kısakollu
Beyaz bir tişört giy
Ayağına da spor ayakkabı,
Bizim evden çıkalım
Tempolu biçimde
Birbirimize uyumlu
Parkların içinden geçip
Konyaaltı istikametine,
Falezlerin bitip
Çakıllı kumsalın
Başladığı yere gidelim
Denizi birlikte seyredelim
Tutayım elinden biraz
Parkın içinde yürüyelim...
..
Ohooo bak,
Bu kadar kısa zamanda
Ta nereden nereye geldik
Daha çok koşarız
Sen ve ben birbirimizi
Boşuna mı sevdik;
Ayrılmayalım bir daha;
Bizi üzer,
Boş ver başka işi
Seni sevmenin
Yanyana elele gezmenin
Düşü bile güzel...
"Çocuklaştın yine!" deme sakın
Gülüm sen çok güzelsin
Al bir mavi boncuk takın!...
Şaban Aktaş
04.08.2017 - 18.43
TAŞ ve GEDİK
Hayat bir büyük sahne
Oyunları görene,
Kuşlar böcekler
Uyum içinde ritim
Ağaçlar dal yaprak
Ahenk ile üretim
Suyla rüzgâr ,
Yağmur şimşek
Davulum, zurnam
Tokmağım zilim
Zaman zaman
Eşsiz görkemli şaheser
Zaman zaman
Olabildiğince rezilim;
Baterim, müzik setim
Kemanım flütüm
Her türlü çalgı aletim
Elim ile dilimde benim,
Yapayalnız tek başına
Sessizliğine gömülü
Tek kişilik bir
Oda orkestrasıyım,
Can kulağıyla dinleyip
Pan kulağıyla çalanın
Yankısını duyana,
Dağlar gibi yürek yok
Bakma sen bağrımı ezik
Taş yerine koyana!
Hayat başlıbaşına bir oyun
En büyük drama
En uzun metrajlı film
Sanmayın sahnede yok idim;
Hayat mektebinde okudum!
Şaban AKTAŞ
04.08.2017
BOĞAZDAKİ DAĞ
İki denize birden düşer
Gölgesi bu dağın
Doğarken gün doğuya
Batarken batıya
Kalmaz ikisi de
Gece benim ile yatıya
Karışır gider
Su yüzündeki buğuya
O yüzünde bu yüzünde
Koylar aynı hüzünde
Salınınca sulara,
Kayığı küreği bu/dağın
Geceleyin sessiz sakin
Düşler amma velâkin
Kıpır kıpır akın akın
Balıklıdağ olur dudağın...
Şaban Aktaş
04.08.2017
() Balıklıdağ, Yuva beldesinde/ Elmalı - Antalya’da
dibinde büyük bir su kaynağı olan dağ.
KİM KİMİ NASIL YEDİ?!
Çoğu kişi ne kadar çok seviyor,
El atıp, irdelemek
Doğru tanılayıp
Çözmek varken sorunu
Kıyılayıp geçmeyi,
Ne kadar hoşuna giden var
Yakışanı değil de
Herkesi dilediği gibi
Gönlünce traş etmeyi seven!
Bu affedilmez bir hata
Böyle davranmasa insanlar
Hasretini çekmezdik hürriyetin
Ve azınlık bir cumhuriyet
Kuramazlardı acımasızlar!
Onun için haykırmak gerek
Gerçeği çekincesiz
Yoksa üzüm gibi tabakta
Yutacaklar hepimizi
Yudum yudum çekirdeksiz!
Unutma; bugün 4 Ağustos 2017
Açılsın gözlerin de bak bakalım
İki gün sonra, 6 Ağustos 1945
Hiroşima, Nagazaki;
Canavarca
Kim kimi nsıl yedi nasıl yedi?!
Şaban Aktaş
04.08.2017
YETMEYEN AKIL?!
Sarkmasa daldan dala
Akmasa yuvaya yılan
Henüz yumurtadan
Kırmadan kabuğunu daha
Sömürüp iliğini
Son damlasına kadar
Söndürülmese hayatlar!
Sarıp sarmalamasa
Benliğimizi bencillik
Kalksa soygun vurgun talan,
Nasıl ki korkusuzca
Bir kapıdan girdik
Yine korkusuz, özgürce
Elimizi kolumuzu sallaya salaya
Halay çekerek, sırayla bir bir
Öteki kapıdan çıkar giderdik!
Soran olursa öbür t/arafta;
-Ne var ne yok dünyada?!
-Vallahi ne olsun, iyilik güzelik,
Herkes mutlu
Hayatından memnun! derdik...
Sömürmese kimse kimseyi
Söndürmese
Ah ile vah ile hayatı
Doyumsuz güzel olurdu dünya
Belki cennetin en az iki katı...
Oysa ne yazık
Tüm kurumlarıyla yükü
Sırtımızda cehennemin;
Uzansa yatağa akşam
Ne olup biteceğini
Bilen yok sabaha?!
Yoksa biz
Tanrının istediği
İnsan olamadık mı daha
Bir yanımız cennet
Bir yanımız cehennem ha;
Hahhahhahahhahaha!..
Olanca akıl bize yetmedi
YeryüzündeTanrıların
Ettiğini bize kimsecikler etmedi;
Öylesine cin fikirli
İnsanlar yaratmış ki Tanrılar
Bırakın şeytanı meleği
Kendi akılları bile yetmedi!..
Onun için kimse kimseyi d/üzmesin(!)
Öncelikle insan, her şeyden evvel
Kendi kendisini düzeltmeli!
Şaban Aktaş
04.08.2017
AŞKIN GÜZEL YANI
Biliyorum, kainat bütünüyle
Zıtların birliği üstüne kaim
Yine de istiyor ki gönül
İyilik, güzelik olsun her daim
Eskiden hiç böyle değildim ben
Sığmazdım bir türlü kabıma
Sabırsız biriydim,
Çok aceleci
Öfkelenirdim çok çabuk
Kırardım camları,
Çatal, bıçak, tabak
Ne geçerse elime
Fırlatırdım düşünmeden
Tekme atardım evimde kapıma!..
Şimdi ne var halimde
Aşka bin şükür, sessiz sakin
Sabırla koruğu helva yapan,
Güneşe düştü düşeli
Eriyip akan, güle tapan
Çiçekleri aşka kuran
Gecenin lâmbalarını yakan
Güneşin zembereğini
Günebakanlara takan benim...
İşte bu aşkın
En güzel yanlarından birisi
Sen benim
Sivri yanlarımı törpüleyip,
Kör yanlarımı eğeledin...
Önce dildin dilim dilim
Sonra jilet gibi oldu dilim,
Ham demiri erittin
Çeliğe su verdin sevgilim...
Şaban Aktaş
03. 08.2017 - 14.05