4
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
1852
Okunma

Nisan’ı kapı dışarı eden saçlarımı
Islak soğuk parmaklarıyla tarayan
Edepsiz döş sağmalı ahmak yağmurlar
Sağ avucumun kertiğinde arsızca sancıyan
Usul bilmez huysuz solcu yaram
Omurgamdan aşağı süzülen
Kırgın Mezopotomya’ya yataklık etmiş
Asi kızgın Ferât
Hangi yana dönsem
Kıblesizim yönsüzüm
Hangi ahla dövünsem
Hangi aşkla dövülsem
Kantarlık örs darbesiyle çivilenir gözlerime
O mâhûr o mahzûn yüzün
Yok şekvâm inan
Bilirim
En çok da bu mevsimde yakışır
Aşık’a hüzün
Şimdi
Batı’k bir denizin koca gövdesini yalayan
Delibozuk bir İmbat
Islak parmak uçlarıyla besteliyordur teninde kokunu
Nâle nâğme
Yara yamalı dizleriyle
Düşe kalka
Savrula yalpalaya
Saklambaç oynuyordur kirpiklerinin verândasında
Hayta uçarı gündönümleri
4 mevsimi Aşk bir ülke doğuruyordur
Sınırları işgâl edilmiş bir dağın
Geniş yeşil döşeğine
Kasıklarında sağrıları kamçılanmış kısrak gibi kıvranan sancı
Z’amansız kahkahalarıyla
Oradan oraya koşturan apalak bir çocuk
İpten salıncak kurmuştur dudağının avlağına meselâ
Ve
Hasret
Ve
Hasret
İlle de
Hasret
Mahmuzlayıp
Önüne k’atarak kara bir kum fırtınasını
Konar göçer iklimlerle toynaklıyordur
Sinende oluk oluk göletlenen sahrâları
Biliyorum
Şimdi
Mevsimlerden Bârândır
Aylardan Nâr
Günlerden Hâr
Ve
Yan yatan
Batan yelkenlilerin taşırdığı
Tuzlu ılık suları siliyordur kolağzıyla
Gözlerinin güvertesinden takvimler
Biliyorum
Şimdi
Akıl nâdândır
Fasıl şâdân
Beden düçârdır
Yürek nâçâr
Ahh benim Canyarım
Yürek telâşım
Ahh benim Yansızım
Hayat’aşım
Eriyik eriyik devinip gözlerimde
Gitme benden