5
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
2356
Okunma

katre’i matem sızar inceden inceye
geceyi zehr günü kahr eyler
ne ki bu katre’i matem
hangi uğursuz zamandan gelip
bu lal ömre akıtır zehrini
küf kokan nüshaları solutur durur
anlıyorum
alıp başını gitmekmiş kahr’ı zamandan
vuslatı kör bir bıçak gibi
saplayıp en derine
ne mertçe olur namerde
cömertçedir acının hazzı
öyledir yakışan gidene
toz toprak çamur içinde
iflah olmaz bir günahkar gibi
kıbleyi şaşmış
secdeye varmaz anlı
katre’i matem eserken ılık ılık
bahar demi
nasıl sormayın
yağlı ilmeğe dolanan son nefesi
ipten çektim
hıçkırıklar birer birer düğümlenirken
ağız dolusu gülüşleri
kutsal bir armağan diye sundum
nasıl sormayın
bahardı badem çiçeklerine vuruldum apansız
katre’matem damlarken hece hece
mısra olup akmaya
dar ağacına mı gitmişim gülümseyerek
değil vallahi değil
aşk ağacına gittim
hayata kök salmaya
dar ağacına çarptım
aşk sebep
uçuruma mı atlamışım koşar adımlarla
değil vallahi değil
sevdaya koştum uçarcasına kanatlanıp
uçurumdan düştüm
aşk sebep
katre’i matem bakarken vakur vakur
en zirvesinden yaşamın
derler ki
ruh bedene ağır gelince
alıp başını gidermiş
göçüklerin altından
gitmek kolay efendim
zor olan şu
bileklerinden can damarlarından
kesilen yaşamda
sızan kanla yaşmak
sorulursa şayet
gözlerinin buğusuydu
yüreğime damlayıp gölgeleyen
savrulan sonbahar yapraklarını
bahar dallarına kuşatan
çölerimdeki vahalara erişip
içimdeki sevdayı yollara salan
gün değmeyecek geceye
ışık hüzmeleri dağıtan demet demet
içtim
kahr’ı zehr olsa da her yudumda
gözlerinden aşkı
geçtim
geçilmez olsa da her adımda
yüreğinden yol
geldim
uzak olsa da kilometrelerce ırak
dergahına ey aşk
solumda katre’i matem...z.z.i.