2
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1324
Okunma

Artık kuşlar alıştılar
Öyle ürkerek insanlardan
Kaçışmıyorlar bir anda
Kızıl kumrular, serçeler
Dolaşıyorlar ayak altında
Dikkatlerini kaçırmadan
Çöp kutularının kenarında
Yiyecek bir şeyler
Ekmek, simit, susam tanesi
Kırıntı derdindeler
Kentte gördüklerim bunlar!..
Oh ohn ne güzel diyeceğim
Kuşlar ile samimiyet fakat
Bu iş biraz sakat
Hadi çıkar da bir deli
Girişir ise tekme tokat
El kadar kuşun gövdesi
Berelenir, kanadı kırılır
Düşer cansız bedeni;
Oysa yaşamak ve yaşatmak
Tanrı’nın insana buyruğu
Gerçek sevgi g/ereğinin bedeli!
Ya pusudaki vahşi kurtlar
Çakallar, sırtlanlar,
Tilkiler, kediler,
Açlıktan nefesi kokan
Buna rağmen
Kim olduğunu
Neden böyle olduğunu
Haddini bilmeyen
Kapıkulları, göt kılları
Çakma süvariler(!)
Atın kuyruğu
Kurukaltı kılları
Buyruk kulları
Kula kulluk eden zibidiler?!
Daha dün yaktılar bir ormanı,
Sonra köpeklerini zehirleyip
Kendisine para veren
Yardım eden bir aileyi
Ali ile Aysin’i
Kızılcık Yaylası’nda
Kuşlar kadar mâsumdular
Evlerinin içinde kurşunlayıp
Kanlar içinde sermişler yere;
Görmedik, ner’den ne’y(l)ediler?!
Şaban AKTAŞ
13.05.2017 - 10.27
DENİZLERİN TARİHİ
Sığ sular avutmaz bizi
Deryalar büyütmez bizi,
Deniz her zaman deniz
Mayısta başaklanmış
Rüzgârla savrulan
Buğday tarlaları gibi
Dalga dalga dalgalanan
Tarih unutmaz bizi!..
Şaban Aktaş
13.05.2017
BU GECE AY YÜZÜ SİSLE PUS BİRAZ
Bu gece ay yüzü sisle pus biraz
Benim de gönlümde kasvet yas biraz
Duydu isen beni çık gel balkona
Salını salını sana has biraz!
Kaç gündür görmemiş idim ya seni
Seni görmeyince haliyle beni
Belki de hüznünün buysa nedeni
Aynalarda buğu bir nefes biraz!
Seni görmeyince keyfim kaçmaz mı
Görünce dertlerim keder uçmaz mı
Bastığın yerlerde nergis açmaz mı
Yürü usul usul, yere bas biraz!
Hayâlin aynaya ay ile düşer
Ay’la yuvarlanır dağları aşar
Aktaş sana hasret aşk ile yaşar
Yaraya merhem tuz tütün bas biraz!
Şaban Aktaş
13.05.2017 - 03.30
ÖZLEM
Hani gurbetelde iken
Özler ya insan memleketini,
Dağlarını, düzünü
Yaylalarını; baharını güzünü
Öyle özlüyorum işte seni
Sıcaklığını üzüm gözlerinin
Bahar kokulu tertemiz
Mis gibi yanağını, gül yüzünü...
Nasıl oluyorum biliyor musun
Baharda meyveye durmuş
Dut ağacı gibiyim;
Kendine ağır gelen
Meyveleri düşüp eriyen
Eridikçe çürüyen
Şırası toprağa sızıp giden...
Haydi gel desem
Gelmezsin, gelemezsin
Sevgi yüklü dallarım
Kırılır kendiliğinden
Dalımda karakargalar
Kumrular, serçeler
Karıncalar böcekler
Ağlarıyla
Örümceklerden başka
Paylaşan olmaz bende seni...
Sen beni özlersin, ben de seni...
Şaban Aktaş
16.05.2017 - 17.08
TANRININ RÜYÂSI İMİŞ YAŞAMAK
Sabah ile ser’in esen yellerde
Baharla al yeşil gonca güllerde
Kumru kuşlar bülbül dudu dillerde
Hoş bir derin nefes imiş yaşamak!
Düşlerimden yeni güne uyandım
Yandım ateşlerde küle dayandım
Aşkı hakikate çile sayandım
Aslı astarı düş imiş yaşamak!
Yaşam bir ışığın yanıp sönmesi
Yana söne düşün başa dönmesi
Aşkın ateşinde Hakkın aynası
Tanrının rüyâsı imiş yaşamak!
Bir saatçiçeği, ateş böceği
Aydınlatır düşte gece gerçeği
Ömrüm elde değil solar çiçeği
Gözde bir damla yaş imiş yaşamak!
Aktaş güzel düşün, işin hoş olsun
Dünya yalan özünden bomboş olsun
Elinde av’cunda damla yaş olsun
Aşk sırrına ermek imiş yaşamak!
Şaban Aktaş
15.05.2017 - 07.00
ELLER
Beş parmağın beşi de bir değil
Ayrılabilir de dal dal
Fakat beşi bir yerde
Tek yumruk halinde birleşebilir de!
Her şey bir niyet meselesi
Beyin ile
Elde bütün marifet
İyi düşün taşın
Ellerin kahraman asker
Ellerin baryoz
Ellerin kazma kürek çekiç
Ellerin kalem
Ellerin seni geleceğe taşır...
Ellerin en vazgeçilmez şeyin
Yaşatır seni sonsuza değin
Alınterin, göz nurun,
En yüce değerin, sevgin, emeğin!..
Şaban Aktaş
16.05.2017
CEHENNEM SICAĞI
Mor dağlardan eriyen kar
Kentin musluklarından
Şarıl şarıl akar
Aktığı yere can katar...
Kesmeyin dağların başını
Yerinde bırakın
Ağacını, kayasını, taşını,
Kana belemeyin
insan eliyle insan düşünü!
Doğa ana hesap sorar
Kurur susuzluktan her yan
Ciğerinizde çöl sıcağı
Bağrınızda cehennem ocağı!
Şaban Aktaş
16.05.2017 - 12.06
İÇİ BİR DIŞI BİR OLMAK?!
uyuz desen uyuz değil
kuduz desen kuduz değil
göt göbek ense yerinde
sanırsın ki başa güreşecek
ağır siklet pehlivan
haleti ruhiyesini şöyle bir
dinleyip anlasan
gelmiş yetmiş seksen yaşına
gücü kuvveti yerinde
iyi beslenmiş
hâlâ damızlık boğa gibi birisi!
dıştan bakıp giyimine kuşamına
ütülü pantolon, kolalı gömlek
kalıbıyla adam sandığın
işine çıkarcı yobazın teki;
kafasında yüz ton buz
güneşin altında kalsa
belki on yılda anca erir...
sorsan kendince dindar
uzak yola gidip gelmiş
hacı üstelik
camiye de gider gelir
fakat nefis ölmemiş
hâlâ haşna fişna derdinde
sapıklığı elinde
hareketlerinden belli
gözü gönlü taze gelinde...
arapça bir kaç ayet ezberinde
"inna atayna kel kevser"
diye başlayıp,
herkese bildiği
aynı duayı okuyor anlaşılan,
ruhunda bin türlü fitne ficir
içi başka, dışı başka
sabahtan akşama kadar kimbilir
içinden ne şeytanlıklar geçirir?!
adama "bir şiir yazdım! dedim
keşke demeseymişim;
bir kaç kez kendi kendine
"şiir... şiir... şiir.. " diye sayıkladı
ardından; " iki sekiz bir, ondokuz,
üç yirmilik bir otuz " deyip
ellerini dizinin üstünde
bir ileri bir geri, çekip çekip getirdi
bu da onun bildiği şiirmiş(!)
herhalde ondokuzluk
ya da otuzluktu dizinin üstünde
hayâlinden geçirdikleri...
yazdıklarım yalan değil
az evvel parkta gezerken
rastladım böyle bir herife
on dakika sohbet ettik
çıkardım kişilik özetini,
hiç hazetmedim kanından
kalktım gittim yanından
tam kalkıp giderken bana
saatin kaç olduğunu sordu
ezanın okunmasına ne kaldı
bilmek istiyordu...
o kadar çok ki
aramızda böylesi
gerek yok kimliğini tarife;
al birini, vur ötekine
hepsi aynı kafadan yobazların
hepsi çıkarcı işini bilir(!)
bir cebini düşünür
bir de midesini
böyle tiplerin ettiği duadan
vatana millete gelecekte
kime ne hayır gelir?!
insan isterim, içi bir dışı bir
düşü bir eylemi bir
böyle güzel insandan
kime ne kötülük gelir?!
Şaban Aktaş
16. 05. 2017
DÜŞ VE GERÇEK
Düşün gerçekleşmektir tasası
Düşle başlar oluşum
Böyle varoldu evren
Budur işte evrenin
Bütün varoluş değişim yasası!
Şaban Aktaş
14 Mayıs, 09:57 ·
HAYATIMSIN ANNEM
Rahminde dölledin
Göbeğimi
Teninden kestin
Emek verdin
Besledin büyüttün
Tıpış tıpış yürüttün
Kanımda kan
Canımda cansın
Genimde gen
Bedenim sen
Nedenim sensin
Sevgin, şefkatin
Rahman gibi aziz
Rahminden beni
Var edensin
Yaşıyorsun benimle
Canım güzel annem
Dilimde ses
Göğsümde nefessin!
Şaban AKTAŞ
14.05.2017 - 09.25
13 MAYIS 2017
Anneler Günü müydü bugün
Mayıs’ın ikinci Pazarı değil
Cumartesi gününü
Gördüklerime kıyasla
Unutup gitmişim
Annemin yıllardır öldüğünü...
Annelerin ağlama
Yürek dağlama günüydü bugün
İçler açısı çırpınışı
Feryadı figânı boşuna
Ey zalım felek
Ben ne yaptım da sana
Sen bunları yaptın bana
Ay benim güzel oğlum
Nasıl kıydılar sana
Bunlarda mı gelecekti başıma?!
Der gibi daralıyordu yüreği
Sığmıyordu içi içine
Günlerdir morgtaki cesedine
Soğuk tenine dokunamadı
Özbe özyavrusunun
Tabutu çekiyordu kendine
Ah ettikçe kendi kendine
bir çocuğa bakıyordum
o beni görmüyordu
izliyordum arkasından
usul usul
parmaklarıyla incitmeden
bir kedifenin üstünde
dolaştırırcasına ellerini
tabutu okşuyordu;
belli ki o
içindeki tabutun
annesiydi o çocuğun
az sonra
alacaklar içindeki teni
koyacaklardı bir mezara
bir daha göremeyecekti
istese de onu
ne ölüsüne ne dirisine
ne de tabutuna
süremeyecekti ellerini
annem diyeceği birisine
onun son yolculuğuydu;
kimdi o biliyor musunuz
tabutun içindeki
Aysin Büyüknohutçu
onun evladıydı işte
tabutu okşayan çocuk!
(Bitmedi)
Şaban Aktaş
11 Mayıs, 07:48 ·
HÂL VE GİDİŞ
Arsıza arsız deriz, hırsıza hırsız deriz
"Hâl ve Gidiş" çok kötü, başta hayırsız deriz!
Derdimiz tek rızıktır, yediğimiz kazıktır
Milletime yazıktır; hem iş hem aş isteriz!
Önce barış kardeşlik, vatan için birleştik,
Birleşip irileştik, birlik dirliktir deriz
Bir yudum sıcak çayda, yurttaşlık ortak payda,
Bölünmek kime fayda, bitsin ayrılık deriz!
Ufkum Ata’mın ufku, içimde aynı tutku
Yurtta sulh, cihanda sulh; "Ne mutlu Türküm!" deriz!
Aktaş’ım dertli ozan, halkın derdini yazan
Çalarım bozuk düzen; hakça düzen isteriz!
Şaban Aktaş
11.05. 2017