1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1041
Okunma

Yaşlı adam, ne »olur« dedi ne de »yok, olmaz.«
»Tam gününde paranı öderim; bende kalmaz.«
Diyerek ikna etmek istedi Cemil beyi
Ama o, unutmuştu yaşanan tecrübeyi
Zira Cemil, borç için kapısını çalmıştı
Altı bin Lira verip tam yedi bin almıştı
Amaliyat olacak diye oğlu Mustafa
İnsana el açmıştı hayatında ilk defa
Cemil beye Benekli kasketini taşıdı
Derin bir nefes aldı; kafasını kaşıdı:
»Ah, ah azizim!« dedi. »Keşke olsa da versem.«
»İnan, yalan söylemiş olurum ben, var dersem.«
Nedim bey çok bozuldu ama belli etmedi
»Araba alacaktım, param pulum yetmedi.«
»Neyse azizim, canın sağolsun, ne diyelim.«
»Nedim bey gitme, öğle yemeğini yiyelim.«
»Afiyet olsun sana!Pist çekil, nankör hayvan!«
»Yine gel arkadaşım, kapım açık her zaman.«
Komşu ayağa kalktı ve kapıya yöneldi
Gıcırtıyı duyunca Sarı koşarak geldi
Cemil bey: »Selametle! Dostlara selam söyle!«
»Bu akşam oturmaya gelin, olmadı böyle.«
»Niye olmasın komşu! Kahveye sen de uğra!«
»Seni merak ediyor, Ali, Hüseyin, Buğra.«
»Sözüm söz, bu gün ya da yarın ama mutlaka.«
Nedim bey dedi: »Seni özlemiştir ıstaka.«
Kapatınca kapıyı, Simya sahibe koştu
Adamın oturduğu koltuğun yanı boştu
Sıçradı ve oturdu; birkaç dakika durdu
Minnak Pamuk koluna patileriyle vurdu
Yaşlı adam sadece sustu hiç aldırmadan
Bir çay içeyim dedi sofrayı kaldırmadan
Çelik demliği alıp çayı döktü bardağa
Bir yudum aldı ama ılık geldi damağa
»Allah kahretsin! « dedi »Ziyan oldu güzel çay.«
»Para verecekmişim, ne demek, olur, hay hay.«
»Birgün olsun kapımı çaldın mı, yo, çalmadın.«
»Hal hatırımı sorup gönlümü hiç almadın.«
»İşi düşünce dostu oluyorum, hadi be!«
»Seneler önce kazık atmıştın bu garibe.«
»Çaresiz hâlimden kâr elde etmiştin Nedim.«
»Kusura bakma hâlâ duruyor borç senedim.«
Simya »İyi yapmadın!« dedi tatlı bir dille
»Söyle kaç defa yedin bu insanlardan sille.«
»Beni yargılıyorsun böyle bilip bilmeden«
»Anlatayım mı zaman hafızamı silmeden.«
»Neyse ya unut gitsin zaten içim çok dolu.«
»Bir menfaati varsa düşer komşunun yolu.«
Anne Simya dizine geldi yaşlı adamın
İlacı olmak için, ondaki hüzn ü gamın
»Şu kör gözüme bir bak!« dedi, »Gördün ne halde!«
Ayağıyla gösterdi: »Su, akacak merhalde.«
»Nasıl kör oldum dinle anlatayım ta baştan.«
»Bir sahibim vardı ki kalbi adeta taştan.«
»Ambarını fareler sarmış; her yer delikti.«
»Ben üç aylıkken beni karşılarına dikti.«
»Yetim büyüdüm yetim, hayatın kollarında.«
»Hiç merhamet kalmamış Allah’ın kullarında.«
»Hani annem olsaydı, öğrenirdim bir şeyler.«
»Benden korkardı elbet çuvalı delen beyler.«
»Öğreten olmadı ki avcılığı, ey Sahip!«
»Üç aylık iken ne, nasıl yakalar garip.«
»İlk defa görüyordum fareyi ve sıçanı.«
»Ki ben idim daima korkup geri kaçanı.«
»Çok isterdim çok annem yaşasaydı; olmadı.«
»Canım kardeşlerim de yanımda hiç kalmadı.«
Cemil Bey meraklandı: »Ne oldu ki annene.«
»Başka zaman anlatsam; gözlerim doldu gene.«
»Olur olur; zorunda değilsin bu gün, şimdi.«
»Çizdiğin, hayatımda en hüzünlü resimdi.«
Kedi, başını koydu, Cemil Beyin dizine
Sonra kaldığı yerden devam etti sözüne:
»Kardeşlerimi aldı kazadan birer kişi.«
»Aramızda da vardı üç tane güzel dişi.«
»Hepsini bir torbaya koyup çaya attılar.«
»Annemin gözleri önünde suya battılar.«
»Günlerce beklemişti, çay kenarında, anam.«
»Boynu bökük dönerdi eve garib her akşam.«
»Umudu vardı işte, sudan çıkarlar diye.«
»Koca dünya yeterdi küçücük üç kediye.«
»Annem divane oldu, acıyla miyavladı.«
»Ne de olsa boğulan, anamın üç evladı.«
»İnsan çok acımazsız, çok gaddar ve zâlimdir.«
»Buna en büyük kanıt, işte şu kör hâlimdir.«
»Boğulmak nedir söyle hiç yaşadın mı bunu.«
»Nasıl bir şeydir yutmak kumu, suyu, yosunu.«
»Bir evladınız ölse çok isyan edersiniz.«
»Bizi öldürenleri kahraman edersiniz.«
Cemil Bey »Bak buna, çok üzüldüm.« deyip sustu
Zannınca, »a c ı ç e k m e k« tek insana mahsustu
S / ÂYE (11:27) .13.05.2017 / ESKİŞEHİR
5.0
100% (3)